© BelTurkHaber2019

Brüksel'de Türk Sineması Günleri başladı

T.C. Brüksel Başkonsolosluğu ve Brüksel Yunus Emre Enstitüsü’nün (YEE) organize ettiği Brüksel Türk Sineması Günleri kapsamında "Babam ve Oğlum" filminin gösterimi gerçekleştirildi.

Brüksel-Şükrü Sağlam (BelTurkHaber) T.C. Brüksel Başkonsolosluğu ve Brüksel Yunus Emre Enstitüsü’nün (YEE) organize ettiği Brüksel Türk Sineması Günleri kapsamında "Babam ve Oğlum" filminin gösterimi gerçekleştirildi.

Brüksel Türk Sineması Günleri etkinliğinin ilki Brüksel Yunus Emre Enstitüsü toplantı salonunda  gerçekleştirilen filminin gösterimine,Türkiye’nin Brüksel Başkonsolosu Dilşad Kırbaşlı Karaoğlu, YEE Brüksel müdürü Rahmi Göktaş ve Brüksel Eğitim Müşaviri Doç. Dr. Neslihan Karataş Durmuş, ile pek çok davetli katıldı.
Başkonsolos Karaoğlu, burada yaptığı konuşmada, "T.C. Brüksel Başkonsolosluğu ve Brüksel Yunus Emre Enstitüsü’nün birlikte düzenleyeceği bir dizi flm gösterimi etkinliğinin ilkinde beraberiz. Aralık ayı ortasına kadar her Onbeş günde bir dönüşümlü olarak yapacağımız film gösterileri ücretsiz olarak halkımııza açık olacak. Vatandaşlarımızı aileleri ile birlikte etkinliklerimize bekliyoruz, bu vesile ile bütün darbelerde kaybettiğimiz tüm şehitlerimiz, ve vatandailarımız rahmetle anıyoruz." dedi.
Brüksel YEE Müdürü Göktaş  da Brüksel Yunus Emre Enstitüsü’nün 2019-2020 kültürel faaliyetleri içerisinde yer alan Brüksel Türk Sineması Günleri etkinliğimizin ilkinde sizlerle birlikte olmaktan çok memnunuz. Türk Demokrasi tarihinde hatırlamak istemediğimiz 12 Eylül, 27 Mayıs, 28 Şubat,15 Temmuz gibi günler var. Umarım bu tür günleri tekrar yaşamayız. Bugün gösterimini yapacağımız "Babam ve Oğlum" filmini bugün 12 Eylül olması dolayısı ile seçtik." diyerek izleyicilere keyifli seyirler diledi.

Babam ve Oğlum
Sadık, Ege'deki çiftlikten ,üniversitede gazetecilik eğitimi için ayrılmıştır. Oysa babası Hüseyin (Çetin Tekindor), onun ziraat mühendisliği okuyup çiftliğin idaresini eline almasını istemektedir. Sadık, daha üniversite yıllarında politikayla aktif olarak ilgilenir. Bunu öğrenen babası Hüseyin, oğlunu evlatlıktan reddeder. 70'li yıllarda birçok siyasi olaya karışan Sadık'ı daha zor günler beklemektedir. 1980 yılının 12 Eylül günü sabah erken saatlerde karısının doğum sancılarının tutmasıyla dışarı fırlayan çift, hastaneye gitmek için araç bulamazlar, çünkü ülkede askeri darbe gerçekleşmektedir. Sadık'ın karısı, doğum esnasında hayatını kaybeder ama küçük Deniz hayattadır. Gördüğü işkence ve yattığı hapisten sonra sağlığı bozulan Sadık, hastalığının ölümcül olduğunu anladığında Deniz'i Ege'deki çiftliğe, annesinin ve konuşmadığı babasının yanına götürmekten başka bir yol bulamaz. Çizgi romanlara ve onun büyülü dünyasına oldukça meraklı olan Deniz için evin yanaşmaları, küs teyze (Şerif Sezer), traktör kullanan ve telsizle konuşan babaanne (Hümeyra), bileğinden boğazına kadar bilezikle dolaşan gelin Hanife (Binnur Kaya) ve saf bir amca (Yetkin Dikinciler) ile tanışmak, onun için oldukça farklı bir deneyim olacaktır. Sadık ve Hüseyin'in geçmişle hesaplaşmaları ise oldukça sıkıntılı gelişmelere neden olacaktır.
 

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER