'Orfeo ve Mecnun' Theatre Royal de La Monnaie'de sahnelenecek
Kültür-SanatTheatre Royal de La Monnaie öncülüğünde Avrupa Birliği tarafaından "Creative Europe" proğramı çerçevesinde desteklenen uluslararası işbirliği projesi olarak seçilen Orfeo ve Mecnun operası iki bölüm halinde 29 Haziran 2018 tarihinde Brüksel Kraliyet La Monnaie Tiyatrosu, Malibran Salonunda sahnelenecek.
Theatre Royal de La Monnaie öncülüğünde Avrupa Birliği tarafaından "Creative Europe" proğramı çerçevesinde desteklenen uluslararası işbirliği projesi olarak seçilen Orfeo ve Mecnun operası iki bölüm halinde 29 Haziran 2018 tarihinde Brüksel Kraliyet La Monnaie Tiyatrosu, Malibran Salonunda sahnelenecek.
Brüksel'in merkezinde mitolojik çağda yaşanan efsane aşkların,masal kahramanlarındaki efsane yaratıkların kuklaları,maskeleri ve şarkıları eşliğindeki geçit töreni öeşitli sanat okulları ve çok kültürlü toplulukların katılımıyla kültürel etkileri, dilleri ve müzik stillerini birbirine bağlayan canlı bir mozaik olarak sizleri sanatsal bir yolculuğa çıkartacak.
Orfeo ve Majnun projesi, eski Yunan efsanesi Orpheus ve Eurydice'i Ortadoğu'da ünlü Mecnun ve Leyla'nın aşk hikayesi ile birleşerek, sevgi, üzüntü hakkında yeni bir opera yaratma fikrini birleştiriyor.
Bu amaçla 1 Şubat Perşembe günü Brüksel Kraliyet La Monnaie Tiyatrosu'nda Orfeo ve Majnun proje tanıtımı gerçekleştirildi. Yapılan tanıtımda dil, din,ırk ayrımı yapılmadan insanları sanat yoluyla bir araya getirmeyi amaçlayan bu projeyi birkaç aşamada gerçekleştirmek için Brüksel'deki görsel sanatlar, müzik, tiyatro, film, iletişim ve kültür yönetimi alanındaki öğrenciler ve tüm sakinler farklı atölye çalışmalarına davet edildi.
Orfeo ve Majnun projesi'nin tanıtım toplantısında La Monnaie Tiyatrosu müdürü, Peter de Caluwe,"Creative Europe" sorumlusu Barbara Gessler, Consept danışmanları Airan Berg ve Martina Winkel söz alarak proje hakkında bilgiler verdiler.
Orfeo ve Majnun projesi'nin tanıtım toplantısında Brüksel milletvekilleri Şevket Temiz ve Hasan Koyuncu, Schaerbeek Belediye başkan yardımcısı Sait Köse ile Theatre Royal de La Monnaie iletişim sorumlusu Meral Kurşun'da hazır bulundular.
Haber/Fotoğraf:Şükrü Sağlam
Orpheus ve Eurydike Efsanesi
Eski bir Yunan efsanesinde adı geçen Orpheus, tanrı Apollon ile Musalar'dan güzel sesli Kalliope'nin oğludur . Çok güzel lir çaldığından ormandaki tüm hayvanlar onu dinlemek için toplanır, ağaçlarla, kayalar bile bu müzikten büyülenir.
Orpheus, Eurydike adlı bir orman perisiyle evlenir. Ne var ki, Eurydike günün birinde yılan sokmasından ölür. Kedere boğulan Orpheus lirini alıp onu aramak için yeraltına, ölüler ülkesine iner. Ölüler ülkesinin kralı Hades ve karısı Persephone'yi bulur. Çok sevdiği Eurydike'yi bırakmaları için onlara yalvararak şarkı söyler. Ölülerin sonsuza kadar acı çekmeye mahkûm ruhları kendi acılarını unutup Orpheus için gözyaşı dökerler. Hades bile öyle duygulanır ki, Eurydike'yi koşullu olarak bırakmaya razı olur. Orpheus ölümlüler dünyasına ulaşıncaya kadar dönüp ona bakmayacaktır. Oysa Orpheus tam gün ışığına çıkmak üzereyken, Eurydike'nin kendisini izleyip izlemediğini görmek için dönüp arkasına bakar ve o anda Eurydike kaybolur. Orpheus yedi ay boyunca bir mağarada kederinden ağlar durur. Bir efsaneye göre daha sonra tanrı Dionysos'a tapan kadınlar, aşklarını küçümsediği için Orpheus'u öldürerek paramparça ederler. Müzik, şiir ve düşünce tanrıçaları olan Musalar onun vücudunun parçalarını gömerler. Mezarı başında bir bülbülün sonsuza kadar şarkı söylediği anlatılır. Orpheus'un liri de gökyüzüne yıldızların arasına yerleştirilir.
Leyla ile Mecnun Efsanesi
Leyla ile Mecnun’un aşkları bir Arap efsanesine dayanmaktadır. Bu efsanede Mecnun mahlasıyla şiirler söyleyen Kays ibni Mülevvah adlı bir Arap şairiyle Leyli ( Leyla ) adlı bir Arap kızın arasında geçen ve ayrılıkla sona eren bir aşk serüveni anlatılmaktadır.
Leylâ ve Kays (Mecnun’un asıl adı) medrese yıllarında birbirlerine âşık olmuşlardır. Kısa zamanda her yere yayılan bu aşkı duyan annesi Leylâ’yı okuldan alır ve Kays’la görüşmesini yasaklar. Ayrılık ıstırabıyla mahvolan Kays halk arasında Arapçada "deli" anlamına gelen "Mecnun" diye anılmaya başlar. Bu sevda yüzünden çöllere düşen Mecnun’a birçok kişi Leylâ’yı unutmasını söyler; ancak onun için kainat artık Leylâ’dan ibarettir ve hiçbir şekilde bu aşktan vazgeçmez. Hatta dedesi onu bu dertten kurtulmak üzere Allah’a yakarması için Kabe’ye götürür; ama o tam tersine derdinin artması için dua eder. Hem Leylâ’nın hem Mecnun’un halleri gittikçe perişanlaşmaktadır. Başkasıyla nikahlandırılan Leylâ, kocasından kendisini uzak tutmak için bir hikâye uydurur ve bir süre sonra adam ölür. Bu sırada Mecnun çöldedir ve aşkın bin bir türlü cefasıyla yoğrulmaktadır. Dünyayla bütün bağlantısı kesilir ve sadece ruhuyla yaşar hale gelir. Leylâ’nın vücudu da dahil olmak üzere bütün maddi varlıklarla ilişkisi bitmiştir. Bir gün Leylâ çölde onu bulur ama Mecnun onu tanımaz ve “Leylâ benim içimdedir, sen kimsin?” der. Leylâ, Mecnun’un ulaştığı mertebeyi anlar ve evine geri döner ve üzerinden fazla zaman geçmeden Leylâ hayata gözlerini yumar. Mecnun, onun mezarına uzanır ve canından can gitmiş gibi hıçkıra hıçkıra ağlar. Yaradana feryat figan dualar ederek canını almasını, kendisini Leylâ’sına kavuşturmasını ister. Duası kabul olur, göklerin gürlemesiyle birlikte Leylâ’sına kavuşur âşıklar âşığı Mecnun.
İlginizi Çekebilir