Suat Bakır, Almanya'da Türklerin çifte vatandaşlık sorunlarını ve çifte vatandaşlığın Almanya'ya getirilerini AA Analiz için kaleme aldı.
Almanya'da şu anda çifte vatandaşlık mümkün mü?
Esasen şu an yürürlükte olan Vatandaşlık Yasası'na göre, vatandaşlığa kabul edilecek kişinin tabi olduğu devlet hukuku çifte vatandaşlık durumunda vatandaşlıktan çıkarmayı öngörmüyorsa (örneğin İran) çifte vatandaşlık mümkün. Fakat kişinin müracaatlarının genelde reddedilmesi veya yabancı uyruğundan vazgeçmesi halinde, özellikle ekonomik veya maddi önemli dezavantajlara maruz kalması durumunda istisnalar söz konusu olabilir. Her halükarda bu istisna durumlarında da resmi makamlara müracaat etmek gerekiyor. Bu durum, önce Alman vatandaşı olup ikinci vatandaşlığa geçme durumunda da geçerli. İzinsiz ikinci bir vatandaşlık sahibi olan kişinin 7 kuşak Alman da olsa Alman vatandaşlığı siliniyor.
Vatandaşlık konusunda Türklere çifte standart mı uygulanıyor?
Yabancılarla ilgili bazı Alman yasaları her ülke vatandaşı için geçerli olsa da, en çok Türkleri etkiliyor. Bugün Alman vatandaşlığına geçenlerin yüzde 60'ının eski vatandaşlığını koruduğu bilinirken, bunca yıl Türk vatandaşlığını bırakmak istemeyen insanlara çifte vatandaşlık verilmemesi Almanya için tuhaf bir durum. Bundan dolayı Türkler bilhassa bu konuda ayrımcılığa uğradıklarını hissediyor. Yasaların müsaade ettiği bu kadar istisna varken ve her 10 kişiden 6'sına çifte veya daha fazla vatandaşlık verilmişken, bu yasanın mutlaka değişmesi gerekiyor. Fakat bahsettiğimiz rakamlar çok da yeni değil. Bundan 10 yıl öncesinde de her 10 kişiden 5'i eski vatandaşlığını koruyordu.
Vatandaşlık ve çifte vatandaşlık konusunda bilhassa muhalefet hala bilimsel verileri görmezden gelerek çifte vatandaşlığın toplum içi uyuma engel olduğunu söylüyor. Halbuki 20, 30, 40 yıldır çifte vatandaş olamayan bir Türk, örneğin, kendini dışlanmış hissediyor. İstenmeyen bir insan olduğunu düşünüyor, hatta bu tüm ailesi için geçerli oluyor. Bu insanlar, çifte vatandaşlıkları kabul edildiği durumda kendilerine kucak açıldığını görecekler ve belirli mesleklerde çalışma imkanı, siyasette seçme seçilme hakkı gibi halihazırda kapalı olan birçok kapı da kendilerine açılacak.
İkinci bir ret sebebi olarak çifte vatandaşlığın sadakatsizliğin göstergesi olduğu veya en azından sadakatte kişiyi iki ülke arasında bıraktığı söyleniyor. Halbuki AB vatandaşlarında böyle bir çelişki görülmüyor. AB ülkelerinden gelenlerin yüzde 99'u önceki vatandaşlığını koruyor. Buradaki bariz eşitsizlik durumu Almanya'nın bir refah devleti, bir göç ve hukuk devleti olma haliyle çelişiyor.
Türklerin çifte vatandaşlığı Almanya'ya ne kazandıracak?
Çifte vatandaşlıkla meselesine bakış, ülkenin dışarıdan gelenlere karşı tutumunu gösteriyor. Almanya enflasyon, avronun değer kaybı, enerji krizi gibi pek çok ekonomik sorunla karşı karşıya. Fakat Almanya'nın aşılması zor en büyük sorunu, demografik yapısından kaynaklanan nitelikli personel eksikliği.
Almanya'da en yüksek doğum oranları savaş sonrası 1955-1967 yılları arasında yükselerek gerçekleşti. 1964'te ise 1,3 milyon ile en üst seviyesine ulaştı. Yani 1964'te bir yıl içinde 1 milyon 300 bin çocuk doğdu. 1960'lı ve 70'li yıllardan sonra, son 50 yıl içerisinde doğum oranları nerdeyse yarı yarıya indi. Bugün ise yeni doğan çocuk sayısı 700-800 bin arasında. Yaşlı nüfus sayısı genç nüfusa göre çok daha fazla. Yani nüfus azalıyor.
Almanya'da emekliliğe giriş yaşı ortalaması 62 idi. İki yıldır 64 oldu. 1958'de doğanlar bu yıl emekliliğe ayrıldılar. 1964'de doğanlar ortalama 4 yıl sonra emekliliğe ayrılacaklar. Bunların yerini sayı olarak dolduracak insan olmayacak. O yıldan bu yana yeni doğan çocuk sayısı yarıya indi.
Önümüzdeki 15 yıl içerisinde, çalışan 45 milyon insanın yüzde 30'u emekliliğe ayrılacak fakat emekli olanların yerini Almanya'nın kendi vatandaşları dolduramayacak. Dünyanın dördüncü büyük ekonomisi, şayet bu demografik sorununu yurt dışından takviye ile çözemezse, çok daha az nüfus ve istihdam ile mevcut üretimi sürdüremeyecek. Sorun yeni değil. 50 yıldır biliniyor. Son 10 yıldır Odalar Birliği (DIHK) nerdeyse her ay bu konuda bildiri yayımlıyor ve her yıl 400 bin nitelikli elemanın ithal edilmesi gerektiğini söylüyor.
Almanya, göçmen ülkesi olduğunu bütün bu gerçeklere rağmen çok geç kabul etti. Buna rağmen bugün hala vatandaşlık yasasında, çifte vatandaşlık konusunda, yurt dışından istihdamda zorluk çıkarılıyor. Hükümet kolaylıklar istese de uygulamada sorunlar mevcut.
On yıllardır burada yaşayan, çalışan, Almanya’nın geleceğine çalışkan, dürüst insanlar yetiştiren ancak Türk vatandaşlığını bırakmak istemeyenlere yönelik Almanya’nın tutumu çok da iyi bir imaj çizmiyor. Almanya'nın en azından geleceği için bu inattan vazgeçmesi lazım. Kaybedeceği bir şey yok, fakat kazanacağı çok şey var: kendi geleceği, kendi refahı.
[İktisatçı, siyaset ve medya danışmanı Suat Bakır, Alman-Türk Ekonomi (DTW) Birliği Asbaşkanıdır]
Yorum Yazın