
Bugün, Dünya Osteoporoz Günü. Osteoporoz (kemik erimesi) ve ilgili kas-iskelet sistemi hastalıklarının önlenmesi, teşhisi ve tedavisi konusunda küresel farkındalığın artırılması amacı ile her yıl 20 Ekim gününde çeşitli farkındalık çalışmaları yapılıyor.
İstanbul Aile Hekimliği Derneği (İSTAHED) Bilim Komisyonu Üyesi Uzm. Dr. Çağrı Kılıçlı, kemik erimesi olarak bilinen osteoporoz hakkında önemli açıklamalarda bulundu.
İstanbul Aile Hekimliği Derneği (İSTAHED) Bilim Komisyonu Üyesi Uzm. Dr. Çağrı Kılıçlı, 20 Ekim “Dünya Osteoporoz Günü” dolayısıyla yaptığı açıklamada, "Osteoporoz, halk arasında kemik erimesi olarak bilinen, kemik dokusunun bozulması, kemik kütlesinin azalması sonucu kemiğin kırılganlığında ve kırık riskinde artışla kendini gösteren ilerleyici sistemik bir iskelet hastalığıdır" dedi.
Kılıçlı, osteoporozun en önemli klinik sonucunun, küçük travmalarda dahi kırıkların oluşması olduğuna dikkat çekti.
"Osteoporoz yaşam süresinin uzaması sonucu, yaşlanan nüfusun artması ile önemli bir sağlık sorunu haline gelmiştir. Günümüzde 200 milyondan fazla insanın osteoporotik olduğu tahmin edilmektedir" diyen Uzm. Dr. Kılıçlı, "Türkiye’de 2010 yılında gerçekleştirilen FRAKTÜRK çalışmasına göre 50 yaş ve üzeri bireylerin yaklaşık %50’sinde osteopeni, yaklaşık %25’inde osteoporoz saptanmıştır" bilgisini paylaştı.
Kadınlar İçin Risk Daha Fazla
Osteoporozun önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu vurgulayan Kılıçlı, "Osteoporoz, kırıklar oluşmadan önce tanısı konulabilen, gerekli önlemlerle ve tedavilerle kırıkların yaratacağı sağlık sorunlarının önlenebileceği bir hastalıktır" ifadesini kullandı. Kalça kırıklarının önemine değinerek, "Kalça kırıkları osteoporozun en önemli komplikasyonudur ve kalça kırığı olanlarda kırık sonrası iki yıl içinde her 5-7 hastadan biri hayatını kaybetmektedir" uyarısında bulundu.
Kadınların daha yüksek risk altında olduğunu belirten Kılıçlı, "Menopoz kemik kaybını artırdığından kadınlar osteoporoz için daha yüksek risk altındadırlar. 50 yaşında bir kadının osteoporoza bağlı kırık geliştirme riski meme, yumurtalık ve rahim kanseri geliştirme riskinden daha fazla fazladır" dedi.
65 Yaş Üstü Tarama Önemli
Kılıçlı, tanı sürecinde ayrıntılı öykü, fizik muayene ve laboratuvar testlerinin yanı sıra yıllık boy ölçümü yapılmasını önerdi ve ekledi: "Bu şekilde vertebral (omurga) kırıklar saptanabilir." Osteoporoz tanısının Kemik Mineral Yoğunluğu (KMY) ölçümü veya düşük travmalı bir kırık gelişmesi ile konulduğunu aktaran Kılıçlı, T skorunun -2,5 değerine eşit ya da altında olmasının osteoporoz tanısı olduğunu kaydetti.
Tarama önerilen grupları sıralayan Uzm. Dr. Kılıçlı, "65 yaş üzeri kadınlar ve 70 yaş üzeri erkekler (risk faktörlerinden bağımsız) taranmalıdır" dedi ve ek olarak düşük travmalı kırık öyküsü, sigara, alkol, uzun süreli kortizon kullanımı, zayıflık ve romatizmal hastalık gibi risk faktörleri taşıyan 50 yaş üstü bireylerin de taranması gerektiğini belirtti.
Uygun Beslenme Korunmada Önemli Bir Faktör
Osteoporozdan korunmanın öneminin aslında çocukluktan itibaren başladığını belirten Kılıçlı, "En yüksek kemik kütlesine ulaşamamak, gelecekte osteoporoz olaylarının sıklığını artıracaktır. Bu yüzden çocukluk ve ergenlik döneminde uygun beslenme (yeterli kalsiyum ve D vitamini alımı) ve hareketli bir hayat sürmek, ilerde gelişebilecek osteoporoz riskini düşürür" diye konuştu.
Tedavideki en önemli basamağın "ilaçsız tedavi" olduğunu vurgulayan Kılıçlı, şunları kaydetti:
⦁ "Hastalara kemik kütlesinin korunması için egzersiz önerilmelidir. Egzersiz kemiğin güçlenmesini sağlar. Haftada üç kez en az 30-40 dakika kadar yürüyüş yapmaları ve mümkünse her gün birkaç dakika sırt ve postür egzersizleri yapmaları önerilir."
⦁ "Egzersizden sonra önemli bir nokta sigaranın bırakılmasıdır. Sigara kemik kaybını hızlandırıcı etki gösterir."
⦁ "Alkol kullanımı kemik sağlığını olumsuz etkilemekte ve denge bozukluğuna sebebiyet vermesi neticesinde düşmeye bağlı kırık riskini arttırmaktadır."
Düşme Riski ve D Vitaminine Dikkat
Kırıkları önlemek için "düşme riskinin azaltılması" gerektiğinin altını çizen Kılıçlı, düşme risk faktörlerinin (uygunsuz terlik, yetersiz aydınlatma, D vitamini eksikliği, denge bozukluğu vb.) ortadan kaldırılmasının hayati önem taşıdığını söyledi.
Beslenme konusunda ise yeterli kalsiyum ve D vitamini alımının şart olduğunu belirterek, "Menopoz sonrası dönemde 1000-1200 mg kalsiyum alınması önerilir" dedi ve aşırı kalsiyum alımının böbrek taşı, kalp hastalığı ve inme riskini artırabileceği uyarısında bulundu.
Özellikle mide koruyucu (PPI) ilaç kullananları uyaran Uzm. Dr. Kılıçlı, "PPI grubu ilaçlar mide asidini azalttığı için kalsiyum emilimini bozar. Mide koruyucusunun mutlaka kullanılması gereken durumlarda, emilimi için mide asidine ihtiyaç duymayan kalsiyum sitratlı preparatlar tercih edilmelidir" dedi.
D vitamini eksikliğinin Türkiye'de her 5 kişiden 3'ünde görüldüğünü ifade eden Kılıçlı, menopoz sonrası kadınlarda günde 800-1200 ünite D vitamini desteği gerektiğini belirtti.
Yaşam Tarzı Değişiklikleri Kritik Rol Oynuyor
Uzm. Dr. Çağrı Kılıçlı, "Osteoporoz önlenebilen bir hastalıktır" diyerek, hastalığın ve kırık risklerinin çoğunun yaşam tarzı alışkanlıkları ile ilişkili olduğunu vurguladı. Kılıçlı, "İlaçlara odaklanmak yerine, her bir risk faktörüne dikkat etmek ve yaşam tarzı değişiklikleriyle bunları düzeltmek için çaba göstermek, kırıklarının önlenmesine ve bireylerin daha sağlıklı bir yaşam sürmesine yardımcı olacaktır" sözleriyle açıklamasını sonlandırdı.

Yorum Yazın