
Omurganın belirli açıların üzerindeki eğriliklerine ‘Skolyoz’ adını verildiğini belirten Egepol Hastaneleri Ortopedi, Travmatoloji, ve Omurga Cerrahisi uzmanı Doç. Dr. Ercan Hassa, özellikle gelişme çağındaki çocuklarda erken tanı ve tedavinin önemli olduğunu söyledi.
Doç. Dr. Ercan Hassa, skolyoz hastalığında gövdeyi bacaklar üzerinde tutan omurga yapısının yana doğru S veya C şeklinde eğrilebildiğini ve bu durumun hem kozmetik hem de fizyolojik birden çok soruna neden olabildiğini belirtti.
ÇOCUKLUK ÇAĞINDA DA GÖRÜLÜYOR
Skolyozun 4 farklı başlıkta incelenmesi gerektiğini dile getiren Hassa, ‘Çocukluk çağlarında gözlemlediğimiz sinir hastalıklarının eşlik ettiği nöromüskuler tip, doğumsal kemik anomalilerin eşlik ettiği konjenital tip, bir de sebebinin saptanamadığı ve çocuğun büyüme döneminde gelişim ile birlikte ortaya çıkan ve sıklıkla gözlemlediğimiz tip olan ‘idiopatik’ skolyozlar çocukluk çağının önemli 3 skolyoz tipini oluşturmaktadır. Bu eğriliklerin bir kısmı erişkin çağda çeşitli faktörlere bağlı olarak ilerleyebilmekte olup erişkin skolyozlarının bir kısmını oluşturur. Çocukluk çağının idiopatik skolyozları 0-6 yaş arası infantil dönem, 7 -10 yaş arasındaki juvenil dönem ve adolesan dönemin idiopatik tip skolyozu olmak üzere üç başlık altında incelenmektedir. Çocukluk çağının 2 farklı yaş döneminde hızlı büyüme -boy atma, oturma boyunda artış- (5-6 yaş ve adolesan dönemin başı) görülmektedir. Bu dönemler skolyoz eğriliğinin artış hızının en yüksek olduğu yaş dönemleridir. Kemik olgunlaştıkça eğriliklerin artış gösterme hızı azalır. Erken yaşta ve yüksek açıya sahip bir omurga eğriliği en korkulan senaryomuzdur, zira bu eğrilikler hızla artabilmektedir” diye konuştu.
Omuz asimetrisi, sırta arkadan bakıldığı zaman S şeklinde bir eğrilik gözlenmesi, kürek kemiklerinin asimetrisi, öne doğru eğilmekle sırt ve/ya bel bölgesinde gözlemlenen hörgüç şeklindeki çıkıntı, önden bakıldığı zaman göğüs kafesinin alt kısımlarındaki tek taraflı çıkıntılı görüntü skolyoz için fiziki belirtiler olarak karşımıza çıkıyor.’ diye konuştu.
KORSE VE FİZİK TEDAVİ BAŞARILI SONUÇLAR VERİYOR
Gelişim çağında görülen skolyozların belirli bir oranda korse ve fizik tedavi yöntemleriyle tedavi edilebildiği dile getiren Doç. Dr. Ercan Hassa: “erken başlangıçlı skolyoz görülme insidansı yaklaşık yüzde 3'tür. Bu skolyozların yüzde 3'ü yani çok düşük bir oranı cerrahi müdahaleyle tedavi ediliyor. Bu tedavide elimizdeki en büyük güç erken tanı olmaktadır. Özellikle okul çağındaki çocuklarda korse uygulama sonuçları belirli açılarda (<40 derece) yüz güldürücüdür. Ebeveynlerin çocuğu banyo yaptırırken ve/ya giydirirken yapacağı gözlemler çocuklarda omurga eğriliğinin belirtilerini tespit ettirebilir. Korse kullanımı ve Schroth egzersizler adını verdiğimi spesifik egzersizler ile kombine kullanıldığında başarı oranı artabilmektedir. Çocukları hakkında böyle bir şüpheye sahip ebeveynler güvenecekleri bir omurga cerrahına başvurmalı ve tanı ve tedavi yöntemleri hakkında bilgi almalıdırlar. Zira erken tanı cerrahi gereksinimi ortadan kaldırabilmektedir, sonuçta cerrahilerin kaçınılmaz bir takım önemli riskleri mevcuttur” ifadelerini kullandı.
AĞIR OKUL ÇANTASI SKOLYOZ RİSKİNİ ARTIRIYOR
Çocukların hızlı gelişim döneminde yapılan dış müdahalelerin kemiği şekillendirdiğini kaydeden Doç. Dr. Ercan Hassa “Örneğin okula giden çocuklar kilosunun 7'de 1'inden ağır çantayı omzunun tek tarafında taşıyorsa bu omurga eğriliği riskini artırabilir. Halter gibi ağırlık kaldırılan sportif faaliyetlerde de benzer durumlarla karşılaşmamız söz konusu. İleri boyutta ve tedavi edilmemiş skolyozlarda kozmetik ve fizyolojik birçok sorun ortaya çıkabilmektedir. Skolyozun asimetrik bir vücut, kötü bir postür gibi olumsuz görsel sonuçları vardır. Bu postür nedeniyle sırt kaslarında eğriliklerin karşı taraflarında kaslarda boy farkı nedeniyle kas spazmları ve ağrılar gözlemlenebilmektedir. Kozmetik problemler ve korse kullanımları özellikle gelişme çağındaki çocuklarda sosyal sorunlara da yol açabilmektedir. Burada önemli olarak belirtmek gerekir ki belirli bir eğrilik açısının (40 derece gibi düşünebiliriz) üstündeki skolyozların ilerleyebildiği ve tedavisiz kaldığında akciğer ve kalp üzerinde önemli problemlere yol açabildiğini biliyoruz. Gelişimin yavaşlaması, akciğer gelişimin durması ve kardiyak rezervlerin azalması gibi hayati riskler doğurabilmektedir.” dedi.
UZMAN HEKİME BAŞVURUN
Doç. Dr. Ercan Hassa, şöyle devam etti: “ Tanı koymak için ayakta çekilmiş 2 yönlü skolyoz grafilerini incelemekteyiz. Bu sayede sırt veya bel bölgesindeki eğrilikleri tespit ederek, açıları hesaplamaktayız. Hastaların kemik olgunluğunu da hesaba katıp açıların artıp artmayacağı ihtimalini değerlendirmekteyiz. Bu değerlendirmeye göre cerrahi adayı bir hastada tedavi planı yapılacak hastanın yaşı çok küçük ise akciğer gelişimi tamamlanana kadar boy uzamasına izin veren, büyüyen rod sistemlerini kullanmaktayız. Bu yöntem sonrasında ise omurgayı belli bir açıda düzeltecek şekilde füzyon (düzeltilen segmentlerin birbiri ile kemik köprüler kurması ile tek parça haline getirilmesi) yöntemini tercih ediyoruz. Cerrahi uygulanacak hastamızın başvuru anında akciğer gelişimi zaten tamamlanmış ise füzyon ameliyatlarını direkt uygulayabilmekteyiz. Ayrıca bir başka cerrahi yöntem olarak son 10 yılda oldukça ses getiren ipli skolyoz tedavileri henüz tüm dünyada kabul görmemiş olsa da uygulanmakta. Bu yöntemler için sınırlı bir hasta grubuna uygulanabildiğini ifade etmek gerekir. Tüm bu bilgiler ışığında skolyoz ile ilgili tanı ve uygun tedavi metodu için mutlaka bir omurga cerrahisi uzmanı ile yola çıkılması önemlidir.”

Yorum Yazın