
BRÜKSEL – NATO Parlamento Başkanları Zirvesi kapsamında Belçika’nın başkenti Brüksel’de bulunan TBMM Başkanı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, Brüksel Büyükelçiliği ev sahipliğinde düzenlenen “Türk Toplumu Buluşması” programına katıldı. Toplantının açılışında ilk olarak TOBB Brüksel Temsilcisi Haluk Nuray söz aldı. 32 yıldır yurt dışında yaşayan biri olarak duyduğu gururu ifade eden Nuray, “Gurbetçi ama gönlü ve aklı hep Türkiye’de kalmış, sizler gibi bir insan olarak şunu söylemek isterim: Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin çok değerli Başkanını bu binada ağırlamaktan büyük bir şeref duyuyoruz” dedi. Katılımcılara teşekkür eden Nuray, “Her birinize buraya geldiğiniz için çok çok teşekkür ediyorum” ifadeleriyle konuşmasını tamamladı.
Ardından Brüksel Büyükelçiliği Maslahatgüzarı Özgür Çakar söz aldı. Çakar, TBMM Başkanı Kurtulmuş’u Brüksel’de ağırlamaktan duydukları memnuniyeti dile getirerek şunları söyledi: “Belçika’da yaklaşık 300 bin vatandaşımız yaşıyor ve bunların %85’i çifte vatandaş. 1964’te imzalanan iş gücü anlaşmasından bu yana Belçika’da köklü bir Türk toplumu oluştu. Bugün üçüncü ve dördüncü nesil; akademi, hukuk, tıp, girişimcilik ve spor gibi birçok alanda önemli başarılar elde ederek kültürümüzü ve değerlerimizi temsil ediyor. Toplumumuzun Belçika’nın istikrar ve refahına yaptığı katkılar, ev sahibi ülke makamları tarafından da takdir ediliyor.”
TBMM BAŞKANI KURTULMUŞ, BRÜKSEL'DE "TÜRK TOPLUMU BULUŞMASI"NDA KONUŞTU
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, "Onlar için Orta Doğu, savaş oyununun bir parçası, uzakta, bilmem kaç bin kilometre uzakta bir yer. Bizim için Orta Doğu, her sokağında hatıramızın olduğu, her sokağında millet varlığımızın bize dua ettiği bir bölgenin adıdır. Dolayısıyla biz bu bölgede bir insanın burnunun kanamasından rahatsızlık duyarız." dedi.
Kurtulmuş, NATO Parlamento Başkanları Zirvesi dolayısıyla bulunduğu Brüksel'de "Türk Toplumu Buluşması"na katıldı.
Dünyanın her yerinde Türkiye'nin millet varlığının içinde kendisini hisseden yüz milyonlarca insanın olduğunun altını çizen Kurtulmuş, Türkiye'nin gücünün sadece kendi yurttaşlarından ibaret olmadığını, Türkiye'ye gönülden bağlı olan bu insanların gücü ve duasının Türkiye'yi güçlendiren önemli hususlardan biri olduğunu vurguladı.
Son yıllarda batı dünyası başta olmak üzere Türkiye'nin kurum ve kuruluşlarının kurumsal kapasitesinin gelişmekte olduğunu görmenin bir kıvanç vesilesi olduğunu ifade eden Kurtulmuş, "Türkiye, bugün sahip olduğu imkanların, gücün farkındadır. Millet varlığımız başta olmak üzere bu gücümüzü artırabilmek için her alanda büyük bir dayanışmayla işbirliği içinde yolumuza devam etmemiz gerekiyor." diye konuştu.
Türkiye gibi ülkelerin elindeki en önemli güçlerden birinin "yumuşak güç" olduğunu ifade eden Kurtulmuş, "Güçlü olacağız, ekonomimiz güçlü olacak. Güçlü olacağız, askeriyemiz, savunma sanayimiz güçlü olacak. Ama en az onun kadar insanların zihninde, gönlünde olumlu bir algının, 'Bu insanlar, bu ülke, millet, bunlar haktan, hukuktan, adaletten yanadır; bunlar barıştan, huzurdan yanadır' diyerek insanların zihinlerinde ve gönüllerinde de birtakım olumlu algıların olması, gücün en önemli yansımalarından birisidir." ifadelerini kullandı.
Kurtulmuş, Türkiye'ye düşmanlık yapan bazı kısıtlı çevreler dışında dünyanın neresine gidilirse gidilsin, Türkiye'ye, Türk insanına karşı olumlu yaklaşan çok geniş kitlelerin olduğuna işaret ederek, Afganistan ile ilgili bir hatırasını şöyle anlattı:
"Havaalanından dönüyoruz, son derece zor günler, Devlet Başkanlığı Sarayı'na bile havaalanından helikopterle gidilebilecek kadar güvenliğin olmadığı günler. O günlerde bizim oradaki Türk misyonumuz, mesela Mehmetçiğimiz, insanlara gidiyor, eğitim, sağlık yardımı yapıyor, köylerde yollar açıyor, sular getiriyor... Komutanlardan birisi havaalanında bize bir şey anlattı, hepimizin gözleri yaşardı: Komutan, 'Biz gittik, Afganistan'da Afgan kadınları, namahrem diye yabancı erkeklerin olduğu yere girmiyor. Fakat o Afgan halkı, kadınlar, genç, yaşlı, bizim Türk askeri oraya girdiği zaman kaçmıyor, ondan uzaklaşmıyor. Türkler oraya, içeriye, odaya girdiği zaman dışarı çıkmıyor. Sonunda tercüman vasıtasıyla sordum: 'Siz erkeklerden namahrem diye kaçıyorsunuz da niye bizden kaçmıyorsunuz?' dedim. Bir Afgan kadını şu cevabı verdi: 'Türk askeri bizim için namahrem değildir.' Yani onu kardeşi, abisi, babası gibi görüyor. Dünyada bu kadar büyük bir yumuşak güce sahip olan bir başka ülke yoktur."
Bosna Hersek'in bağımsızlığını yeni kazandığı günlerden birinde Ayvaz Dede şenliklerine gittiklerini ve orada insanların ellerinde Bosna Hersek bayrakları ile Avrupa Birliğinin verdiği bayrakların yanında Türk bayrakları ile bu şenlikleri kutladıklarını anlatan Kurtulmuş, "Dünyanın hiçbir ülkesi bir tek Boşnak'ın eline kendi bayrağını vererek Ayvaz Dede şenliğine gönderemez. Bu, bizim milletimizin büyük gücüdür. Bu gücün farkında olmamız lazım. Biz burada Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşı olarak varlığımızı koruyor ve güçlendiriyorken bunu hiç unutmayacağız. Bu miras, büyük bir mirastır. Bu miras, çoğaltarak sonraki nesillere aktarmamız gereken bir mirastır. Türkler adaletin, hakkaniyetin, insanlığın, vicdanın, insafın sesidir ve bunu yayan bir millettir." açıklamasında bulundu.
Kitlesel olarak çekim gücü yüksek olan coğrafi bölgelere gelen insanların genellikle asimile olduklarını ancak Türk toplumunun asimile olmadığını, çok kuvvetli bir şekilde entegre olmayı başardığını söyleyen Kurtulmuş, "Mühim olan burada yaşamak değil, burada hangi şartlar içerisinde varlığımızı sürdürdüğümüzdür." dedi.
Kurtulmuş, bunun için de Türk toplumlarının çok güçlü olarak Avrupa'da varlığını sürdürmesi gerektiğini belirtti. Belçika'da 300'ün üzerinde sivil toplum kuruluşu bulunduğunu aktaran Kurtulmuş, "Sözümüzün kuvvetini, kuvvetli STK'larla artırmak mecburiyetindeyiz." diye konuştu.
Sivil toplum kuruluşlarının küçük küçük derebeyliklerine dönüştürülmesinin önüne geçilmesi gerektiğine dikkati çeken Kurtulmuş, "Öyle olmalı ki her bir STK kendi alanında ana akım, diğer bütün buradaki diğer farklı kültürlere sahip olan toplum kesimleri içinde örnek olacak STK'lar haline gelebilmesi lazım." ifadesini kullandı.
Sadece bir alanda görüş, diploma sahibi olmanın ötesinde alanında yıldız öğrenciler olacak Türk gençlerini yetiştirmek gerektiğini belirten Kurtulmuş, bunun için eğitim alanına yapılan yardımların desteklenmesini istedi.
Belçika'da 130 civarında yerel siyasette olan Türk vatandaşının olduğunu bildiren Kurtulmuş, şunları söyledi:
"Güzel bir şey ama yetmez. Belçika'nın özellikle merkezi siyasetinde hem federal meclislerde hem de merkezi diğer meclislerde var olacak arkadaşlarımızın olması, buradaki Türk toplumunun duygu ve düşüncelerini temsil eden, nitelikli ve gerçekten Türkiye ile gönül bağı olan kardeşlerimizin siyasette etkin hale gelmesi lazım. Burada yaşayan bazı arkadaşlarımızın TBMM içinde var olması önemlidir. Şu andaki parlamentonun içerisinde de bütün partilerden çok sayıda arkadaşımızın olduğunu biliyorum. Ama bizim yurt dışındaki Türk toplumundan beklediğimiz esas mesele buradaki yetişmiş gençlerimizin, insanımızın siyasette çok daha etkili, buradaki parlamentolarda çok daha güçlü bir şekilde temsil edilmesini sağlamaktır."
"Türkiye, o eski ne dediğini bilmeyen, ne söylediğine kendisi bile inanmayan Türkiye değildir"
Yurt dışında yaşayan Türklerin, Türkiye ile gönül bağlarını kopartmamasını isteyen Kurtulmuş, Türkiye'nin yurt dışındaki temsilciliklerinin geçmişin aksine halkın içinde olduğunu söyledi.
Dünyanın her yerinde Türkiye'nin kültürel diplomasi kurumlarının bulunduğunu aktaran Kurtulmuş, bu kurumların Türk vatandaşlarının olduğu yerlerde "harıl harıl" çalışmaları ve çabalarının Türkiye için bir iftihar tablosu olduğunu dile getirdi.
Neredeyse dünyanın her yerinde Maarif Vakfı üzerinden, Yunus Emre Enstitüsü üzerinden hem Türkçeyi öğrenenler hem de Türk kültürüne vakıf olmak için gayret edenlerin olduğunu bildiren Kurtulmuş, "Türkiye gerçekten o eski ne dediğini bilmeyen, hatta ne söylediğine kendisi bile inanmayan Türkiye değildir. Türkiye artık hedefleri olan, perspektifi olan, geleceğe doğru nasıl hareket edeceğini bilen ve bunu yaparken de hem kendi halkını, yurt içinde ve yurt dışında, hem de millet varlığını kendisi için en büyük kazanım olarak gören bir Türkiye. Bu istikamette yolumuza devam edeceğiz." diye konuştu.
Türkiye'nin zor bir coğrafyada yer aldığını dile getiren Kurtulmuş, böyle bir coğrafyada Türkiye'nin güçlü ve şahsiyetli bir ülke olarak durmaktan başka şansı olmadığını vurguladı.
Rusya-Ukrayna savaşında Türkiye'nin durduğu noktaya değinen Kurtulmuş, Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü ve egemenliğini savunduklarını, ilhaka karşı olduklarını, bir an evvel adil ve kalıcı barışın kurulması için gayret sarf ettiklerini anlattı.
İsrail'in Gazze'de uyguladığı soykırımda kaç kişinin öldüğünün istatistiğinin bile tutulamadığına dikkati çeken Kurtulmuş, on binlerce kilometre uzakta olanların "savaş oyunu oynar gibi" Orta Doğu'yu karıştırmaya devam ettiğini söyledi.
Uluslararası camiada koca lafların arkasına sığınan bir sürü adamın 'Bu insanlık suçudur.' diyerek ortaya çıkıp İsrail hükümetinin zulmüne ses çıkarmadığını dile getiren Kurtulmuş, şöyle konuştu:
"Allah'a çok şükür hükümetler ne yaparsa yapsın artık dünyanın birçok yerinde halklar bu vahşete 'dur' demeye başlamıştır. Geçen hafta pazar günü burada 150 bin kişiye yaklaşan mahşeri kalabalıklarla yapılan yürüyüş, sessiz kalan hükümetlerin yüzüne de vurulan açık bir tokattır. Dünyanın her yerinde insanlık cephesi kazanmaya başlamıştır. Ve inşallah Filistin'in bu acılarının üzerinden yeni bir dünyanın insanlık ekseninde yeniden kurulacağına hep beraber şahit olacağız. Onlar için Orta Doğu, savaş oyununun bir parçası, uzakta, bilmem kaç bin kilometre uzakta bir yer. Bizim için Orta Doğu, her sokağında hatıramızın olduğu, her sokağında millet varlığımızın bize dua ettiği bir bölgenin adıdır. Dolayısıyla biz bu bölgede bir insanın burnunun kanamasından rahatsızlık duyarız. Aynı şekilde İsrail'in İran'a karşı tek taraflı başlattığı ve vahşi bir şekilde sürdürülen saldırıların da karşılıklı olarak sona erdirilmesi ve bir an evvel bir nihai ateşkesle bölgede sakinliğin, sükunetin sağlanması şarttır."
"Türkiye'yi tutabilecek hiçbir güç dünyada yoktur, olmayacaktır"
Allah'ın milletlere imkan, fırsat ve mühlet verdiğini, bugün Türkiye'nin imkanı ve fırsatının bulunduğunu anlatan Kurtulmuş, "Cenabı Allah'tan bize, bu millete mühlet vermesini, daha da güçlenmesi için imkanlarını arttırmasını dua ve temenni ediyoruz. Ancak dünyadaki işleri başkaları bizim adımıza yapacak değildir. Dünyadaki hedeflerimizi gerçekleştirmek için hep beraber çalışacağız. Türkiye ve Türkiye'nin yurt dışındaki varlığı olan siz değerli dostlarımız, kardeşlerimiz hep beraber çalışacağız. Ve ümit ediyorum ki öncelikli olarak kendi içimizde birliği, dirliği sağlayacağız." ifadelerini kullandı.

Yorum Yazın