Uzmanlar, Türkiye ile Avrupa Birliği(AB) arasında son dönemde yükselen tansiyona rağmen, 10-11 Aralık'ta yapılacak AB Liderler Zirvesi'nde, Türkiye'ye yönelik ciddi yaptırımlar beklemedikleri görüşünü paylaşarak, Birliğin, Türkiye'yi dışlayacak yola girmesinin kendi aleyhine olacağı değerlendirmesinde bulundu.
Belçika'nın başkenti Brüksel'de 10-11 Aralık'ta yapılacak AB Liderler Zirvesi öncesinde, Türkiye-AB ilişkilerinin gidişatını değerlendiren uzmanlar, "ilişkilerin kopma noktasında olduğu" söylemlerinin gerçeğini yansıtmadığı belirterek, Birliğin, Türkiye'yi kaybetmeyi göze alamayacağı görüşünü savunuyor.
SETA Avrupa Araştırmaları Direktörü Enes Bayraklı, Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerde birtakım sorunlu alanlar olduğunu fakat bu sorunlu alanların paranteze alınarak, iş birliği yapılan alanlarda ilişkilerin güçlendirilmesi gerektiğini dile getirdi.
Mevcut uluslararası konjonktürün de Türkiye ile AB'yi bu iş birliğini yapmaya mecbur kıldığını belirten Bayraklı, "Türkiye ile AB'nin birbirinden kopma gibi bir lüksü yok. Her iki taraf açısından da böyle bir netice yok." diye konuştu.
Bayraklı, Türkiye'ye yönelik olası yaptırımlara ilişkin, "AB'den Türkiye'ye yönelik ciddi yaptırımların çıkmasını açıkçası mümkün görmüyorum. Bunların söylem düzeyinde olduğunu düşünüyorum. Bazı sembolik kararlar alınabilir. Burada AB'nin de Türkiye'ye yönelik bunu bir baskı aracı olarak kullandığını düşünüyorum." dedi.
Zirveden, Türkiye aleyhine önemli bir karar çıkmayacağı yorumunda bulunan Bayraklı, "(Türkiye-AB) İlişkilerinin kopma noktasına geldiği yönündeki söylemlerin, psikolojik baskı kurmak için kullanıldığını düşünüyorum." değerlendirmesinde bulundu.
Birlik içerisinde "Avrupa merkeziyetçi bir bakış açısı" bulunduğunu ve Türkiye-AB ilişkilerindeki bütün problemlerin de bu bakış açısı nedeniyle Türkiye üzerinden okunduğunu söyleyen Bayraklı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Fakat Avrupa'nın son 20 yılda çok ciddi bir dönüşüm geçirdiğini görüyoruz. Özellikle Avrupa'da aşırı sağın ve aşırı sağcı söylemlerin yükselmesi gibi Avrupa'nın geçirdiği dönüşüm nedeniyle, Türkiye'yle olan ilişkiler de bu kadar gerilmiş durumda. Aslında, Avrupa'nın küresel bir aktör olabilmesi için Türkiye gibi bir ülkeye ihtiyacı var fakat bunun için kendisiyle ciddi bir yüzleşmeye girmesi gerekiyor ancak bunu yapabilecek bir kabiliyete sahip olmadığı görülüyor. Aksine, daha otoriter, aşırı sağa yönelen bir Avrupa var. Bu da Türkiye ile olan gerilimi her geçen gün artırıyor."
"AB'nin, kendi açmazları nedeniyle Türkiye'yi dışlayacak bir yola girmesi aleyhine olur"
Nişantaşı Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurşin Ateşoğlu Güney de AB ile Türkiye arasında görünürde bir gerginliğin olduğunu fakat Birliğin, Türkiye'den vazgeçeceği yönündeki söylemlerin gerçeği yansıtmadığı görüşünü paylaştı.
Güney, "AB'nin Türkiye'den kopma yönünde bir tercihte bulunacağını düşünmüyorum. Bunun pek çok sebebi var. Bunu, bir anlamda iki taraf arasında karşılıklı bağımlılık olarak düşünebiliriz." ifadelerini kullandı.
AB'nin, Türkiye ile ilişkiler konusunda net bir duruş sergilemesinin önünde birçok engel olduğu görüşünü de paylaşan Güney, halihazırda sadece Türkiye meselesinde değil, birçok konuda ortak karar almada zorlanan, bölünmüş bir Birlik olduğu değerlendirmesinde bulundu.
AB içinde, Fransa, Avusturya, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) gibi bir takım ülkelerin, Türkiye'nin köşeye sıkıştırılması ve Türkiye'ye yaptırım uygulanması yönünde tercihleri olduğunu söyleyen Güney, sözlerine şöyle devam etti:
"Fakat AB içinde Türkiye ile ikili ilişkileri, menfaatleri olan diğer ülkeler de var. Bunu bir dakikada göz ardı etmeleri mümkün değil. Zaten bunu göz ardı edemediklerini de Birlik içerisindeki tartışmalardan biliyoruz. Özellikle ortak dış ve güvenlik politikası söz konusu olduğunda, Birlik içerisinde bir uyum olmadığını da görüyoruz. Birliğin en fazla zafiyeti olduğu alan da burası."
Güney, ekonomik ve güvenlik gerekçeleri nedenleriyle, AB'nin Türkiye ile bağları koparma yönünde bir karar almayacağı yorumunda bulunarak, "Avrupa Birliği'nin, kendi açmazları nedeniyle Türkiye'yi dışlayacak bir yola girmesinin aleyhine olacağını düşünüyorum. Öncelikli olarak, iktisadi açıdan bunun maliyeti yüksek olacaktır." dedi.
AB'nin kendi içerisinde yaşadığı sorunlar nedeniyle de doğru karar alma konusunda sorunları olduğuna işaret eden Güney, "Umarım aklı selim kazanır ve kazan-kazan bağlamında ilişkiler yürür. Türkiye, bir çırpıda kenara atılacak bir ülke değil. Bunun maliyeti kesin geri tepecektir." değerlendirmesinde bulundu.
Yorum Yazın