Belçika'ya Göç Hikayeleri- İlk Turist Gelinlerden Miyase Şahan

İlk Turist Gelinlerden Miyase Şahan: "Şimdi rahata kavuştuk ama ömür bitti."
1955 yılında Afyonkarahisar'ın Emirdağ ilçesine bağlı Çaykışla köyünde dünyaya gelen Miyase Şahan, 1969 yılında henüz 16 yaşındayken Ahmet Şahan’la evlenerek Belçika’ya gelin giden ilk kuşak gurbetçilerden biri. Anadolu’nun cefakâr kadınlarından biri olan Miyase Ana, yarım asrı aşan gurbet yaşamını bizimle paylaştı.
– Sayın Miyase Şahan, Belçika’ya ilk gelişiniz nasıl gerçekleşti?
1969 yılında, 16 yaşımdayken Ahmet Şahan’la evlendim ve Belçika’ya gelin geldim. Dilini, dinini, havasını, insanını bilmediğim, tanımadığım bir ülkeye geldim. Çok zor bir karardı ama başka çaremiz de yoktu. Hayat kurmaya gelmiştik.
– İlk yıllarınız nasıl geçti? Ne gibi zorluklarla karşılaştınız?
İlk zamanlarda gerçekten çok zorlandık. Yol bilmiyoruz, dil bilmiyoruz… İşe yürüyerek gidip gelirdik. İş çıkışında pazar yerlerinden evimizin ihtiyaçlarını alırdık. Dil bilmeden en ağır işleri, en temiz şekilde yapmaya çalıştık.
Bir Belçikalı kadın vardı, ondan iplik alırdım. Evrak işlerimde, hasta olduğumda ya da sadece dertleşmek istediğimde onun yanına giderdim. Anam gibi görürdüm onu. Çok yardımcı oldu bana.
O zamanlar evler de bugünkü gibi modern değildi. Plastik leğenlerde hem çocuk yıkardık, hem çamaşır. Şimdi rahata kavuştuk ama ömür bitti.
– Sosyal ilişkiler nasıldı o yıllarda? Dayanışma var mıydı?
Elbette, komşuluk çok önemliydi. Eş, dost, akraba... Hepimiz birbirimize gider gelirdik. Ne bilmediğimizi birbirimizden öğrenirdik. Yeni bir şey öğrendik mi hemen başkalarına da anlatırdık. Böylece burada tutunmayı başardık. O zamanlar imece usulü yaşanırdı. Kim neye ihtiyaç duyarsa el birliğiyle bulunurdu. Banka, kredi nedir bilmezdik. Herkes parasını yastık altında saklardı.
– Bu dayanışma hâlâ sürüyor mu sizce?
Maalesef hayır. 1974 yılında çıkan aftan sonra buradaki Türk nüfusu birden arttı. Herkes köylüsünü buldu, gruplar oluştu. O eski birlik ve dayanışma ruhu yavaş yavaş kayboldu.
– Hem burada hem Türkiye’de kendinizi nasıl hissediyorsunuz?
Burada hâlâ "yabancı"yız, Türkiye’ye gidince "gavurcu" diyorlar. Üzülüyoruz elbet. Ama gençlerimize şunu tavsiye ederim: Yaşadıkları topluma uyum sağlasınlar. Gönüller bir olduktan sonra, nerede olduğumuzun bir önemi yok.
– Son olarak, bugüne dair duygularınızı nasıl özetlersiniz?
Çok çalıştık, çok çabaladık. Şimdi rahata erdik ama ömrümüz geçti gitti. Önemli olan, geride hoş bir iz bırakabilmek. Ben bu gurbeti hem yaşadım hem de yoğurdum diyebilirim.
Teşekkür ederiz Miyase Hanım.
Ben teşekkür ederim. Allah sizleri de kolaylaştırsın.
Röportaj-Video: Şükrü SAĞLAM Brüksel 7Temmuz 2024