Doç.Dr.Feyza Altınkamış:Mutlu olan her kadın güzeldir
*Biraz kendinizden söz edebilir misin? Feyza ALTINKAMIŞ kimdir?
Anne,evhanımı,öğretmen,akademisyen... ve 8 yıldır Belçika'da yaşayan bir göçmen. Günümüzde hepimizin yaptığı gibi ben de bir koltukta çok karpuz taşımaya çalışan bir kişiyim.
*Aldığınız eğitimler nelerdir? Şu anki görevinizle ilgili bilgi verebilir misiniz?
1997 yılında Adana, Çukurova Üniversitesi'nden İngiliz Dili Eğitimi anabilim dalından lisans, 2000 yılında Bilkent Üniversitesi'nden aynı alanda yüksek lisans ve 2005 yılında yine Çukurova Üniversitesi'nden doktora derecesi aldım. Doktora tezim Türkçenin anadil olarak edinimi ve anne-çocuk dil etkileşimi üzerine. 2005-2008 yılları arasında Tübitak ve Tüba bursları ile Fransa'da bir dil araştırmaları merkezinde doktora sonrası araştırmacı olarak çalıştım. Çukurova Üniversitesi'nde okutman Dr. olarak görev yaparken 2011 yılında MEB tarafından açılan "Yurtdışı Okutmanlık Sınavını" kazanarak Gent Üniversitesi, Mütercim Tercümanlık ve İletişim bölümü, Türkçe anabilim dalında görevlendirildim. Belçika'da doktora denkliğimi aldım ve 2016 yılında Türkiye'ye bağlı görevim bittikten sonra aynı bölümde Gent Üniversitesi kadrosuna geçerek öğretim görevlisi/araştırmacı olarak işime devam ediyorum. Bu arada 2018 yılında Türkiye'den Dilbilimi alanında doçentliğimi aldım.
*Geçtiğimiz Mayıs ayı içerisinde sizin de kurucuları arasında bulunduğunuz 19 Mayıs 100.Yıl Gençlik Komitesi, Eğitim ve Araştırma Enstitüsü olarak bir duyuru yaptınız. Bu konuda bilgi verir misiniz?
Biz 19 Mayıs 2019 tarihinde, Atatürk’ün Samsun’a çıkışının 100. yılını kutladığımız o özel günde, uzun zamandır hazırlıklarını yaptığımız enstitü kurma adımlarımızı ilk kez kamuoyu ile paylaşmak istedik ve bu konuda bir basın açıklaması yaptık. Bu açıklamanın ardından zaten Haziran 2019 tarihinde resmi olarak Belçika Türk Dili Enstitüsü Uyum ve Araştırma Merkezini kurduk. Yani bu bildiri enstitünün doğuşunu duyurmak amacını güdüyordu. Aslında kuruluş tarihinden bugüne kadar yapılanlar somut olarak gözükenler. Bence kuruluştan önce zihinsel yoğunluk ve sürekli toplantılar ile geçirdiğimiz bir yıllık çok ciddi bir hazırlık aşaması var. Bu yüzden enstitünün temeli çok sağlam bir düşünsel temele dayanıyor. Merkezin yönetim kurulu eğitim ve Türkçe konusunda yılların tecrübesine sahip hem Belçika Türk toplumunu ve ihtiyaçlarını çok iyi bilen hem de bu konuda donanımlı eğitimcilerden oluşuyor. Enstitü yönetim kurulu 3 kişiden meydana gelmekte: Şener Uğurlu başkanlığında, projeler sorumlusu Dr. Ebru Karataş Acer ve ben idari/finansal işler olmak üzere sorumlulukları paylaşıyoruz.
*Belçika Türk Dili Enstitüsü Uyum ve Araştırma Merkezi ne gibi faaliyetler düzenliyor?
Öncelikle 2016 yılında Flaman Bölgesi'nde Türkiye'den görevli gelen öğretmenlerin yasal gerekçelerle ders vermelerinin engellenmesi yüzünden sona eren okullardaki Türkçe derslerini canlandırmayı amaçlıyoruz. Şu an için okullarda ders sonrası ve ders içi olmak üzere "Flaman Bölgesi Okullarında Tema Temelli Yaklaşımla Yeniden Türkçe Eğitimi" başlıklı projemizle başlattığımız derslerimiz var. Bu projenin özelliği Flaman Bölgesi'nde yer alan okullarda, Flaman Bölgesi'nde ikamet eden Türkçe öğretmenleriyle, Flaman eğitim sisteminden uyarlanan tema temelli bir müfredat aracılığı ile Türkçe dersleri veriyor olmamız.
2019-2020 eğitim öğretim yılındaki diğer projemiz "Okulöncesi ÇiftDilli Eğitim" programı çerçevesinde bir oyun grubu. Anaokulu son sınıfa giden 5 yaş çocuklarımızla oyunlar aracılığı ile Türkçe eğitim yapıyoruz. Aslında hem Türkçe hem Flamanca kullanarak çocukların çiftdilli çift kültürlü bireyler olarak yetişmelerine aracılık etmeye çalışıyoruz.
Bir başka projemiz "Çocuklar için Türkçe Dil Etkinlikleri Atölyesi". Genel olarak ayda 2 kez Türk halkının yoğun olarak yaşadığı şehirlerde çocuklarımızın Türkçe ile iletişimini güçlendirmek için bir günlük eğitici faaliyetler düzenliyoruz. Şu ana kadar 6 atölye gerçekleştirdik ve yaklaşık 400 çocuğumuz ile tanışma fırsatımız oldu. Çok keyif alıyoruz.
Projelerimizde farklı kuruluşlar ile işbirliklerimiz var. Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Yunus Emre Enstitüsü, Anvers ve Brüksel Başkonsoloslukları ile çalışıyoruz. Yerel belediyelerden de destek alıyoruz.
Enstitünün bir başka faaliyet alanı Türkiye'den Belçika'ya eğitim ve akademik amaçlı gelmek isteyen öğrenci, eğitimci, proje ekibi üyeleri ve akademisyenlere ihtiyaç duydukları konularda yardımcı olmak. Bu kapsamda Erasmus Staj Hareketliliği programı ile misafir ettiğimiz genç stajyer arkadaşlarımız ve Erasmus Öğretim Elemanı Hareketliliği programı ile birlikte çalıştığımız akademisyen meslektaşlarımız var.
Merkezimizin en büyük özelliği projelerimizin bilimsel temellere dayanmasıdır. Enstitü web sayfamızda göreceğiniz gibi bir akademik danışma kurulumuz var. Uzmanlık alanlarına göre çeşitli bilim insanlarıyla görüş alışverişinde bulunarak projelerin alt yapısını hazırlıyoruz. Hepimiz iş hayatımızda araştırma ve yerel projeler konusunda tecrübeliyiz. Enstitü aynı zamanda bizim tecrübelerimizi birleştirip güç birliği yaptığımız bir platform. Batı Avrupa Türk toplumu içerisinde de yetişmiş önemli bilim insanlarımız var. Onların da uzmanlıklarına başvuruyoruz.
*Sizce Belçika Türk Toplumu'nun eğitim konusunda ne gibi eksiklikleri var? Belçika'da Türkçe eğitimin geleceğini nasıl görüyorsunuz?
Gönül ister ki toplumun tüm bireyleri eğitimli olsun. Ama elbette bu mümkün değil. O halde önemli olan herkesin kendini geliştirmeye çalışması. Kişinin yarışı kendisiyle olmalı. Elimizdeki sermayemize bakıp ondan nasıl en üst düzeyde faydalanabilirim diye düşünmeliyiz bence. Eğitim konusunda eksikliklerimiz var ama bu eksiklikleri tamamlamak için Belçika'da çok da güzel fırsatlar var. O halde ahhh vahh deyip hayıflanmak yerine nasıl bir adım daha ileri giderim diye düşünmeli, artılarımızın ve eksilerimizin farkına varmalıyız. Kendinizi geliştirmek için mutlaka bir üniversite diplomasına sahip olmanız gerekmez. Burada yaygın eğitim kurumları da çok güzel programlar sunuyor. Herkes kendi olanakları çerçevesinde bunlardan faydalanmalı bence. Kaderciliğin kültürümüzün bir parçası olduğu bir gerçek ancak bunun öğrenilmiş çaresizlik şekline gelmemesi gerekiyor. Bu yaklaşım başarısızlıklarda arkasına sığındığımız bir bahane olmamalı. Eğitim konusunda da böyle. Olabilir, geçmişte şartlar farklıydı, hepimiz farklı aile öykülerinden geliyoruz ve bir şekilde istenen eğitimi alamamış olabiliriz. Ama içinde bulunduğumuz ana odaklanıp şu an ve şu andan sonra ne yapabilirim diye düşünmek gerekli.
Belçika'da Türkçe eğitiminin geleceği için ülkenin idari yapısını düşünerek cevap vermek gerekli. Flaman Bölgesi'nde çok sağlam ve kararlı bir yapıyla bu işin üzerine gitmeliyiz. Çünkü maalesef hakim olan politik rüzgar şu an bu konuda pozitif bir düşünce geliştirmemizi engelliyor ama bunun arkasına sığınmamak lazım. Biz enstitü olarak bunu başardık, ilk adımları attık. Şimdi güçlendirerek ve sahip çıkarak devam etmek gerekiyor. Eğer bunu yapmazsak tünelin sonu karanlık gözüküyor. Brüksel ve Valon Bölgesi'nde ise devam etmekte olan dersleri güçlendirmek lazım. Hedef kitle olan çocukların ortalama sayısı belli. Bu sayıyı çeşitli şekillerde bölmeden hareket etmek gerekiyor. Madem Brüksel ve Valon bölgesinde okullarda Türkçe dersi verilmesi halen mümkün o halde bu yapıya sahip çıkmak çok önemli.
Enstitümüzün amaçlarından biri de Türkiye ve Belçika üniversitelerinin ortak olduğu ve her iki ülke tarafından tanınacak bir müfredat doğrultusunda Türkçe öğretmenleri yetiştirmek ve MEB aracılığı ile yerelden bu öğretmenleri atamak. Zorlu görünüyor ama bu yolda mutlaka adım atmak, inisiyatif almak lazım.
*Sizce Belçika'da Türk çocuklarımızın anadillerini koruyabilmeleri için nasıl bir eğitim öğretim verilmelidir?
Artık biz bu eğitim türüne kültürlerarasılık yaklaşımı çerçevesinde şekillendirilmiş anadil ve yerel dil eğitimi olarak bakıyoruz. Birbiriyle etkileşim içinde bir Flamanca/Fransızca ve Türkçe eğitimi gerekli. İki dil ve iki kültürün birbirini desteklediği çocuğun her iki dilde de kendini iyi ifade edebildiği bir eğitim öğretim. Çocuğun özgüvenli yetişebilmesi için iki kültürü de yakından tanıması temeldir.
Çocuklarımızın anadillerini koruyabilmesi için öncelikle ailelerde yerleşmiş bir fikir olan Türkçeden kaçınarak eğitim dili olan Fransızca ya da Flamancaya daha çok önem verme çabasının değişmesi gerekiyor. Elbette ve mutlaka çocuklarımızın Flamanca veya Fransızcalarının çok iyi olmalı ama bunu başarmak için Türkçeden uzaklaşmak yanlış bir strateji. Sağlam temeli olan bir anadil her zaman ikinci dil edinimini kolaylaştırır. Anadilimiz olan Türkçeyi korumak için sadece konuşma becerisinin iyi olması yeterli değildir. Okuryazarlık becerilerinin anadilde de desteklenmesi gerekiyor. Okuryazarlık becerileri sadece okulda gelişmez. Çocuklarımız ev ortamında da anadil becerilerini geliştirmeliler.
Soruyu aslında çocuklarımızın akademik başarısını nasıl artırabiliriz? şeklinde genel cevaplamak istiyorum. Bütüncül bir yaklaşımla aile,okul ve çocuk işbirliği temeline dayanan ve çocukların eğitime öncelik vermesi konusunda motive edildikleri bir bağlamda hem Türkçe için hem Flamanca/Fransızca hem genel akademik başarı olarak yükseliş bir ütopya değildir. Çocuk bunu yapabileceğine, kendine inanmalıdır öncelikle. Etrafında sürekli başarısızlık öyküleri duyması psikolojik olarak çocuğu çok etkiler. Bu yüzden kendisine rol model olarak benimseyebileceği güzel örneklerle karşılaştırılması iyi olacaktır.
*Gent Üniversitesi Edebiyat ve Felsefe Fakültesi Mütercim Tercümanlık ve İletişim Bölümü Türkçe Anabilim dalı hakkında biraz bilgi verebilir misiniz?
Türkçe anabilim dalı Gent Yüksekokulu, Uygulamalı Dilbilimi fakültesi bünyesinde 2006 yılında kuruldu. Daha sonra 2013 yılında fakültemiz Gent Üniversitesi Edebiyat ve Felsefe Fakültesi çatısı altına alındı. O zamandan beri Edebiyat ve Felsefe Fakültesi, Mütercim Tercümanlık ve Çokdilli İletişim bölümü içerisinde yer almaktayız. Bölümümüze gelen öğrenciler Almanca, Fransızca, İngilizce dillerinden biri zorunlu olmak şartıyla Rusça, İtalyanca, İspanyolca ve Türkçe dillerinden birini seçerek mütercim tercümanlık eğitimi alıyorlar. Eğitim süresi 3 yıl lisans, 1 yıl yüksek lisanstır. Mezunlarımız gazetecilikten, güvenlik sektörüne, konsolosluk görevlerinden öğretmenliğe kadar farklı alanlarda iş bulmaktadır. Anabilim dalımızda Flaman bölgesinde akademik boyutta en yüksek seviyede Türkçe dersi verilmektedir. Eğitim kadromuz 4 kişiden oluşmakta. Dr. Johan Vandewalle (anabilim dalı başkanı), okutman Sevdağ Kaya, Dr. Ebru Karataş Acer ve ben, birlikte çalışıyoruz. Çok keyifli bir işimiz var ve ekip olarak da çok mutlu çalışıyoruz.
Türkçe anabilim dalı aslında Belçikalı Türklerin de anadillerini akademik bir eğitim ile destekleyerek profesyonel meslekleri haline getirebilmeleri için bir fırsat. Bizim hem Belçikalı hem Türk öğrencilerimiz var. Dil öğrenmek ve öğretmek güzel ama insanın anadilini yabancılara öğretmesi tabii ki bambaşka bir zevk.
*Sizce Belçika'da üniversite eğitimi alan Türk kökenli öğrenci sayısı yeterli mi? Bu sayının artırılması için neler yapılmalı?
Sayı elbette yeterli değil. Sayının artırılması için ailelerin çocuklarına eğitim önceliği olan bir yaşam perspektifi benimsetebilmeleri gerekli. En küçük yaşlardan itibaren çocuklar bu yola motive edilmeli. Hep duyduğumuz yabancı kökenli çocuklara, gençlere eğitimde ayrımcılık yapıldığı görüşünü kabullenmek yerine bu görüşle mücadele etmek lazım. Bu hemen arkasına sığındığımız bir düşünce. Elbette doğruluk payı çok fazla. Ama bizi yıldırmaması gerekiyor.
*Biraz da sizin özelinize gelirsek bir kadın eğitimci olarak Belçika Türk kadınlarının başlıca sorunları nelerdir? Bu sorunlarla nasıl başa çıkabiliriz?
Aslında kadınların sorunları genel anlamda her yerde aynı. Ancak Belçika'da, yani bir göç toplumunda, kadın olmak tabii ki beraberinde başka sorunlar da getiriyor. Sağlıklı bir entegrasyon sürecinde kültür olarak kadına daha çok görev yüklüyoruz. Toplumsal cinsiyet rolleri açısından iki kültür arasında farklılık ve benzerlikler olabiliyor. Mesela, kadının işgücü Belçika'da çok önemli. Yani bir kadının da ekonomik özgürlüğü ve işi olması çok normal bir süreç. İşte bu yeni sürecin içinde bir de Türk kültüründe "kadına" yüklenen çocuk bakmak, yemek yapmak, temizlik yapmak gibi parasal karşılığı olmayan ve gözle görülmeyen sorumluluklar var. İşte Belçikalı Türk kadını bu iki uç arasında gel-git yaşıyor bence.
Sizce güzel bir kadının tanımı nedir?
Güzel kadın değil de güzel insan diyelim bence. Özü sözü bir, dürüst olan herkes güzeldir. Diğer yandan mutlu olan her kadın güzeldir.
En son hangi kitabı okudunuz?
Gülseren Budayıcıoğlu'nun Madalyonun İçi başlıklı kitabını okudum.
Hangi tür müzik dinlersiniz?
Aslında ne tür müziği dinlediğim ruh halime bağlı. O an hangi müziği hissetmek istersem. Kızıma eşlik ettiğimde İngilizce, Türkçe pop dinlediğimde oluyor. Çalışırken Kelt müziği dinlediğimde oluyor. Ama genelde türkülerimizi dinlerim.
* Sizin Hayatınızda Vazgeçemem dediğiniz 5 şeyi sıralarsak sizce ne ifade eder?
-Aile tabii ki: kızım, annem, kardeşim ve yeğenim.
-Dostlarım, arkadaşlarım, akrabalarım
-Vatanım
-Şüphesiz işim
-Yürüyüşler, gezip görmek (her ne kadar istediğim kadar zaman bulamasam da)
En son olarak Belçika Türk topluma vermek istediğiniz mesaj nedir?
Halk arasında "arada kalmak" diye adlandırılan ne oraya ne buraya ait olmak hissine artık yeni bir bakış açısı getirmek gerekli kanımca. Yaşadığımız yer Belçika olduğu için öncelikle buraya aitlik hissetmek önemli. Bu Türkiye'den vazgeçmek anlamına gelmiyor tabii ki. Ama yaşamınızın büyük bölümünü geçirdiğiniz yere ait olduğunuz hissini kazanmak orada başarıya ulaşmak ve sağlıklı entegrasyon için gereken bir duygudur. Ben buna sırtımızı ülkemize dayayarak yüzümüzü Belçika'ya çevirerek sürdüreceğimiz bir hayat şekli diyorum.
Röportaj:Şükrü Sağlam
casibom-Nerobet-istanbul escort-mecidiyek�y escort-be?ikta? escort-anadolu yakas? escort-nerobet-Nerobet-sirinevlerpartner.com-mecidiyek�y escort-goldenautumncare.com-smartcoachingclasses.com-manikaranestates.com-houseofmasaba.net-claystationranch.com-istanbul escorts-discounttobaccocorner.com-fps-group.net-prathamabank.org-Nerobet-muirdata.com-Tokyobet-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-deneme bonusu veren siteler-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-casino siteleri-bahis siteleri-bahis siteleri-bahis siteleri-bahis siteleri-bahis siteleri-bahis siteleri-bahis siteleri-bahis siteleri-bahis siteleri-bahis siteleri-bahis siteleri-bahis siteleri-bahis siteleri-bahis siteleri-bahis siteleri-bahis siteleri-bahis siteleri-bahis siteleri-bahis siteleri-bahis siteleri-canlı bahis-canlı bahis-canlı bahis-canlı bahis-canlı bahis-canlı bahis-canlı bahis-canlı bahis-canlı bahis-canlı bahis-canlı bahis-canlı bahis-canlı bahis-canlı bahis-canlı bahis-canlı bahis-canlı bahis-canlı bahis-canlı bahis-canlı bahis-betkom-betkom-betkom-betkom-betkom-betkom-betkom-betkom-betkom-betkom-maritbet-maritbet-maritbet-maritbet-maritbet-maritbet-maritbet-maritbet-maritbet-maritbet-markajbet-markajbet-markajbet-markajbet-markajbet-markajbet-markajbet-markajbet-markajbet-markajbet-