İnsan-ı Kamil kişi kimdir? Aslında bu soru, insanlık tarihi kadar eski bir sorudur. Bu soruya birçok cevap verilmiştir: Ermiş, bilge, olgun, erdemli, tekâmülünü tamamlamış kişi ve daha fazlası.
İnsân-ı kâmil şeriat, tarikat, hakikat ve marifet itibariyle tam ve ergin olan kişidir.
Fazilet kavramıyla eşanlamlı olan erdem; insanı mutlu eden ve diğer insanlardan hoşgörü, iyilik, doğruluk, sevgi, kardeşlik, dostluk, barış gibi ahlâki değerleriyle olumlu yönde farklı kılan manasında kullanılmaktadır. Kamil insan yalnızca başarıya değil, erdemlere dayanır. Sadece bireysel değil, toplumsal yararı gözetir. Bilir ki, “İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır.”
Peygamber Efendim iz’in (s.a.v.) sözleri ve tavsiyeleri de bunları öğütler. Çünkü der ki: “Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.” ( Ahmed B. Hanbel Müsned 15/22557, Buhari Tarihu'l-Kebir )
Kamil insan düşüncelerinde başkalarının haklarını, ihtiyaçlarını ve duygularını hesaba katar. “Onun yerinde ben olsaydım nasıl düşünürdüm?” sorusunu aklında hiç çıkarmaz.
Zümrüdü-ü Anka kuşunun hikâyesini bilenleriniz vardır. Kuşlar ormanında uzun zamandır ortalıkta görünmeyen Zümrüd-ü Anka’yı aramak için bütün gökyüzüne kanat açar. Yol boyunca yedi ayrı vadiden geçerler: Arzu, aşk, bilgi, şöhret, birlik, şaşkınlık ve hiçlik… Kuşların çoğu ayrı bir vadide oyalanır, aramaktan vazgeçer ve sürüden ayrılır. Kaf Dağı’na ulaştıklarında bir de bakarlar yalnızca birkaç kuş kalmış. O zaman anlarlar, Zümrüd-ü Anka aslında kendilerinin yansımasıdır.
Acaba sürüden ayrılan diğer kuşlar yanlış mı yapmıştır? Zümrüd-ü Anka olmamak bir suç mudur? Elbette hayır! Onların yolculuğu orada kalmıştır. Kamil insan olma çabası bir mecburiyet değil, bir davettir. Kimi yolun başında kalır, kimi ortasında takılır, kimi sona ulaşır. Önemli olan herkesin kendi yolunu fark etmesi, kendi tekâmülünde bir adım atabilmesidir.
Ziya Paşa merhum, özü sözü bir olmayan, erdem ve irfan yoksunu tipler için taşı gediğine koymuştur:“Onlar ki verir lâf ile dünyaya nizâmât Bin türlü teseyyüp bulunur hânelerinde”(Onlar ki, dünyaya lâf ile nizam verirler. Onların evlerine gidip bakın, hânelerinde bin türlü ihmál ve düzensizlik görürsünüz.)
Son sözü Aziz Mahmud Hüdayî’e bırakalım; Ayinedir bu âlem her şey Hakk ile kaim
Mir’at-ı Muhammed’den Allah görünür daim
Neticede “İnsan-ı Kamil ” olmak bir varış noktası değil, bitmeyen bir yolculuktur.
Kalın Sağlıcakla
Sait ÖZDEMİR
Uzman psikolojik Danışman
Yorum Yazın
Facebook Yorum