13 Kasım 2015 Cuma günü Fransa’nın başkenti Paris’i patlattıkları bombalar ve işledikleri cani terör cinayetleri ile sarsan kendilerine ‘cihatçı’ diyen magrep kökenli göçmen çocukları Avrupalılar’ı sürdürdükleri özgür hayatlarından mahrum bıraktı.
FransaBaşbakanı Manuel Valls, ülkesinin terör tehdidiyle yaşamaya alışması gerektiğini “''Bu terör tehdidiyle birlikte hayatımızı normal olarak yaşamaya devam etmemiz gerekir” diyerek saldırıya uğrayan Fransız halkının ve gençliğin ayakta kalmaya ve mücadele etmeye devam etmesi gerektiğini söyledi.
Dün 21 Kasım 2105 Cumartesi günü Avrupa Birliği’ni ve Nato’nun merkezi konumundaki Belçika’nın Brüksel sokakları son yılların en olaganüstü günlerinden birisini geçirdi. Askeri araçlar, ellerinde otomatik silahlarla üniformalı askerler hergün insanların cıvıl cıvıl dolaştıkları sokakları terör tehdidi sebebi ile boşaltarak Brüksel’de olabilecek bir terör için önlemler aldı.
Tüm Brüksel’de konserler, sosyal ve kültürel etkinlikler, futbol müsabakaları iptal edildi. Halkın mecbur kalmadıkça insanların günlük hayatlarında vazgeçilmezleri olan toplu ulaşım araçlarını kulanmamaları salık verildi. Alışveriş merkezlerini, Tren istasyonlarını ve havaalanlarını kullanmamalarını istendi.
Vatandaşlarının refah seviyesini yükseltmek, ülkelerinin Dünya politikalarına yön verecek gücü elinde bulundurma heveslerine kapılan Politikacıların sistemli şekilde sürdürdükleri yayılmacı ve sömürgeci siyasetlerinin faturasını bugün Avrupalı vatandaşlar terör korkusuyla yaşayarak ödemek zorunda kalıyorlar.
İsterseniz hafızalarımızı biraz tazeleyelim. 1996 yılında Türkiye’de otomobil fabrikası kurma çalışmalarına girişen Sabancı Holding Yönetim Kurulu Üyesi Özdemir Sabancı, ToyotaSA Genel Müdürü Haluk Görgün ve sekreter Nilgün Hasefe Sabancı Center’in 25.katındaki kendi ofislerinde cinayete kurban gitmişti. Saldırıyı DHKP-C yapmış, cinayetin kilit ismi 19 yaşındaki Fehriye Erdal,olay sonrası kaçıp Belçika’ya sığınmıştı. Belçika Hükümeti Türkiye’nin ısrarlı iade taleplerine olumlu cevap vermeyip, onun Belçika’da gözaltında yaşamasına izin vermişti. Dün Belçika güvenlik kuvvetleri terör tehdidi endişesi ile Brüksel sokaklarındaki işyerlerini kapatırken, terör zanlısı Fehriye Erdal Brüksel’in göbegindeki Grande Place’da bir lokanta’da keyfine keyif katıyordu.
Yıllarca kendi vatandaşları refah ve mutluluk içerisinde yaşarken, Dünyanın değişik coğrafyalarında yaşanan terör olayları sonucu yaşanan insani ve ekonomik acıları görmezlikten gelen batı medeniyeti bugün aynı acıların henüz çok küçük bir boyutunu yaşarken terör’e ve terörist gruplara karşı en acımasız şekilde karşı koyuyor.
Buradaki düşüncelerim yanlış anlaşılmasın Terör nerede, kimden ne şekilde gelirse gelsin karşısındayım. Burada esas dikkatleri çekmek istediğim husus terör ve terörden uzun yıllardır çekmiş, 30 yıldır terör ve terör mağduru olarak yaşamaya alışmış aidiyet duyguları ile bağlı olduğum ülkemin insanlarının psikolojik durumları ile bugün Avrupa’daki insanların durumlarının karşılaştırmasını sizin vicdanlarınıza bırakmaktır.
Ülkemizde terör olaylarına karışanları yıllarca Avrupa’lı onlara sığınma hakkı vererek himaye etmedimi?
Ülkemizin otuz yıldır teröre karşı verdiği mücadelede kaybettiği 35 bin insan, binlercesi sakat kalmış insan gücü, yüzlerce milyar dolarlık ekonomik kayıpları karşısında başlarını deve kuşları gibi kuma sokup görmezden gelen, terör suçlulularına sahip çıkan Avrupa’nın iki yüzlü politikacıları bugün yaşanan terör korkusunun baş sorumlusu olarak sanırım bizleri daha iyi anlamış olmalılar.
Uluslararası seviyede terörün tüm insanlığın sorunu olduğu bilinci ile, Terörün dili, milliyeti, dini olmayacağı gerçeğini kabul etmeliyiz. Terörün ateşinin bir gün gelip sizin de kapınızı çalmaması için samimiyet ve cesaretle tüm dünya vatandaşlarının terör karşısında elele vererek dik durma zamanıdır.
Yorum Yazın
Facebook Yorum