Yurtdışındaki vatandaşlara seçme hakkının verilmesi ile birlikte 7 Haziran seçimi öncesi ve sonrasında şimdi de 1 Kasım seçim arefesinde yurttaşlar ve siyasetçiler siyasi fikir münakaşalarını sosyal medya başta olmak üzere her platformda bir birinin gözünü oyarcasına sürdürüyorlar. Kendi siyasi tercihinin diğerlerine göre daha haklı olduğunu, diğerlerini en kötü şekilde hakaret ederek tartıştılar ve halâ da tartışıyoruz. Ancak iş sandığa geldiği vakit çuvallıyoruz. 7 Haziran seçimlerinde Avrupa’da yaşayan Türk kökenli seçmenlerin yüzde otuz beşinin sandığa gittiğini göz önüne alırsak, yapılan bu tür lâkırdıların işgüzarlık tan başka bir işe yaramadığı aşikârdır.
Yaptığım gözlemler neticesinde bu tartışmalar sonunda başta yakın çevremiz olmak üzere hiç kimsenin kendi fikrinden vaz geçtiğini, siyasi tercihini değiştirdiğini görmedim. Velhasıl kelâm bilimde, teknikte, sosyal ve ekonomik yaşamı zenginleştirecek projelerde yarışmamız gerekirken kimseye faydası olmayan kısır döngüler içerisinde sadece kendi egolarımız yüzünden çevremizden uzaklaştığımızın dahi farkına varamıyoruz.
Bizler için bu seçim ya İstiklâl, ya Ölüm meselesi halini almamalı. Bu seçimde başta Türkiye olmak üzere Belçika’daki Türk kökenli insanlar arasında çok şiddetli fikir kavgalarının yaşanıyor olması birlikte yaşama kültürümüze darbe vururken, demokratik kazanımlarımızın da zarar görmesine neden olabilir.
Demokratik hakkımızı kullanırken başkasının da hakkına saygı duyarak bunun sadece bir seçim olduğunu unutmayalım. Camide, Kahvehanede, Sokakta, İş yerinde karşılaşacağımız, Birlikte halay çekip, horon tepeceğimiz, Ay yıldızlı Milli takımlarımızı avuçlarımız patlayıncaya kadar birlikte alkışlayacağımız, seçim bittikten sonrada birlikte yaşayacağımız, birlikte sevinip, birlikte üzüleceğimiz arkadaşlarımızı, komşularımızı, birbirimizin yüzüne bakamayacak duruma gelecek şekilde sosyal medya başta olmak üzere başka platformlarda eleştirerek, kırıcı tutum, söz ve davranışlardan sakınalım. Demokratik hakkımızı sonuna kadar saygı, sevgi ve insani ilişkiler çerçevesinde sürdürelim. Hayatımızın en güzel günlerini Aile Saadeti ve kendi sağlımız için olumlu yaşayarak geçirelim.
Elbette ki memleketimizin muassır medeniyetler seviyesine yükselmesini, insan hakları ve özgürlüklerin, hukukun, adaletin hakim olduğu, terörün olmadığı, şehit haberlerinin gelmediği, iş kazalarının yaşanmadığı, insan hayatının ucuz olmadığı, yaşam kalitesi yüksek bir memleketimizin olmasını hepimiz canı gönülden isteriz ve kendi memleketimizde yaşamak isteriz.
Vatandaş olarak kanunun bizlere verdiği demokratik hakkımızı sonuna kadar kullanalım. Kişisel siyasi tercihlerimizin tecelli etmesini, üstün gelmesini, iktidara gelmesini istiyorsak, bizim siyasi görüşümüzün memleketi daha iyi idare edeceğine inanıyorsak, sosyal medyada klavye şövalyeliği yapmak yerine sandıklara giderek oyumuzu kullanalım. Milli İrade nasıl tecelli ederse ona da saygı duyalım.
Ülkemiz gibi bizlerinde Gurbet’te demokratik olgunluğa sahip olduğumuzu gösterme zamanıdır. Bu sınavdan Belçikalı Türklerin alınlarının akıyla çıkması temennilerimle..
Kazanan Demokrasi ve Türkiye‘miz olsun.
Şükrü Sağlam© Ekim 2015
Yorum Yazın
Facebook Yorum