Siyaset zor zanâât vesselam.
Hele de Belçika'da.
Hem de Türk mahallesinde!!! iki dil bilmek, meslek sahibi olmak, halk yararına çalışmak, gençlere örnek olmak.
Bunlar siyaset yapmanıza yetmiyor.
Önce iyi dabandan oynamalısınız. Düğünlerde dans pistini kimselere kaptırmamalısınız. Davet ve açılışlarda elinizden kurdela ve makas düşmemeli. Birde her bayramda cami imamı ile birlikte cematın bayramını kutlamalısınız.
Aynı zamanda dininize, kültürünüze, aidiyet bağları ile kendi öz yurduna sahip çıkan fikirlere sempati duyuyorsanız yandı gülüm keten helva.
Şimdi biraz gerilere gidelim. Hafızalarımızı tazeleyelim
Belçika'da 8 Ekim 2006 tarihinde yine yerel seçimler yapılacaktı. Seçme seçilme haklarını yeni kazanan Belçikalı Türkler arasından okumuş, eli kalem tutan, iş sahibi olan, toplumla barışık, ve ilişkileri kuvvetli olan Türk kökenli gençler göçmen toplumdan yerleşik topluma geçişe hazırlanılan bir zaman diliminde cesaretle ortaya çıkıp, toplumun menfatlerini yerel meclislerde savunmak için ellerini taşın altına koydular. Kimisi seçildi, kimisi seçilemedi.
Bu ilk dönemlerde göçmenlerin siyaset yapmasını istemeyen, göçmenlere sadece işgücü olarak bakan bir kısım hastalıkllı kafalar, göçmenler arasındaki siyasi görüş ayrılıklarını, mezhep ayrılıklarını ve akla gelebilecek tüm ayrıştırıcı kozları kullanarak kendi menfaatleri için çalışmamak için diklenenleri saf dışı edecek formüller uygulamaya başladılar.
8 Ekim 2006 Pazar günü yapılan yerel seçimlerde Schaerbeek PS (Frankofon Sosyalist Partisi) listesinden aday olup, 815 oyla Belediye meclis üyesi seçilen ve seçildikten sonra istifa eden Murat Denizli, Kendi partisi içindeki rakipleri ve diğer siyasi rakipleri tarafından 'Bozkurt' olmakla suçlanmış, evi, iş yeri kimliği meçhul kişilerce gizlice takip edilmiş, bıktırılmış, siyasetten tiksindirilmiş ve siyaseti bırakmıştı.
Yıl 2018 değişen bir şey yok !!! Bu sefer zaman, mekan ve insanlar farklı. Ama zihniyet yine aynı.
Kenan Aydoğan, Bu ülkede doğmuş ve büyümüş, Eğitimini bu ülkede almış, çevresine faydalı olabilmek adına siyasete adım atmış. Saint Josse Belediyesi için Ecolo Listesinden 10'ncu sıradan yerel meclise aday olmuş.
Gizli bir el perde arkasından Belçika gazetelerine ve haber ajanslarına Kenan Aydoğan'ın 'Bozkurt' olduğunu fısıldamış. Sosyal medya hesabı didik didik taranmış, özel günlerde çekilmiş fotoğrafları izinsiz servis edilmiş.
Hemen manşetlerde 'Faşist' damgasını yemiş. Bunlar sadece birer örnek. Bu örnekleri çoğaltabiliriz.
Türkiye'de vatana ihanet edip, Belçika'ya kaçıp gelip iltica talebinde bulunabilirsiniz. Yasa dışı terör örgütüne üye olup, adam öldürüp, kaçıp iltica talebinde bulunabilirsiniz. Devletin gizli belgelerini açıklayıp, iltica talebinde bulunabilir, el üstünde tutulursunuz. Sözde soykırım yalanlarını kabul ederseniz, herkes size övgüler yağdırır. Ama kendi öz vatanınınızı sevip, fikriyatını benimsediğiniz siyasi partinin dünya görüşünün sembolü olan 'Bozkurt' işaretini yapamazsınız. İnancınız gereği başörtü takamazsınız. 'Rabia' işaretini yapamazsınız.
Eğer yapmaya kalkarsanız Emperyalist güçlerin oyununu bozan ülkenizin devlet başkanına oy kullanmakla suçlanırsınız, hemen Faşist damgasını yer, meclisten atılırsınız.
Peki 14 Ekim'de yapılacak yerel seçimlerde vatandaşlar bu numaraları yermi? Düğünlerde göbek atanlara, halay çekenlere, eline tutuşturulmuş kağıdı okumaktan aciz kuklalara itibar edermi?
Bekleyip göreceğiz. Siyaset zor zanâât vesselam.
Şükrü Sağlam Ağustos@2018
Yorum Yazın
Facebook Yorum