Çöp deyip geçmeyin. Son günlerde Brüksel’de en çok tartışılan konular arasında çöplerin zamanında toplanmaması önemli bir mesele olarak gündemde yerini koruyor. Çöp ve siyaset birbirinden ayrılmayan ikiz kardeşler gibi. Çöp toplamada mahirseniz bakan oluverirsiniz, mahir değilseniz geldiğiniz yere geri dönersiniz.
Geçtiğimiz Mayıs ayı içerisinde Nato zirvesi için Brüksel’e gelen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ziyareti öncesinde Brüksel Belediye Başkanı Yvan Mayeur’un ‘Erdoğan yandaşlarının gösterisine izin vermeyeceğiz’ şeklinde skandal bir açıklamada bulunmuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise “Brüksel Belediye Başkanı kendi işine baksın. Sokaklarını temizlesin” cevabını vermişti.
Erdoğan’ın bu çıkışı ilk etapta fazla bir yankı uyandırmadı ancak; Brüksel’de Ocak 2017 tarihinden bu tarafa temizlikten sorumlu Sosyalist Parti’li bakan tarafından uygulamaya konulan yeni çöp toplama planı uygulamasında büyük sıkıntı var.
Çöp torbaları aynı gün toplanacağı için vatandaşlar çöplerini akşamdan çıkartıyor. Bazı çöp torbaları sabah, bazı çöp torbaları öğleden sonra alındığı için 24 saat boyunca çöpler maalasef sokaklarda, kaldırımlar üzerinde. Bu da gösteriyor ki; Brüksel Temizlik Ajansı’nın yapılan yeniliği uygulayamadığı gerçeğini ortaya çıkıyor. Bu durum ise yerel yöneticilikten gelen Erdoğan’ı haklı çıkartıyordu.
Özellikle göçmen kökenli insanların yaşadıkları bölgelerde çöplerin zamanında toplanmaması vatandaşların kendi kökeninden olan siyasetçilere öfkesine sebep oluyor. Onların bulundukları meclislerde daha aktif olmalarını, sosyal, kültürel değerlerinin yanısıra dini inançlarını özgürce yaşayabilmeleri için önce kendi siyasi partileri içerisinde söz sahibi olmalarını istiyorlar.
Seçimle iş başına gelen yöneticiler, yaptıklarından dolayı siyasi bir sorumluluk taşımaktadırlar. Siyasi yöneticilerin iktidarda kalmaları, halkın onayına bağlıdır. Dolayısıyla siyasi yöneticiler aldıkları kararlarda ve yürüttükleri hizmetlerde bu sorumluluğu yansıtırlar. Aksi takdirde bir daha seçilmeleri mümkün olmaz. Halk, mahalli idare seçimlerinde adayları tanıdığı için daha gerçekçi seçim yapma imkânına sahiptir. Halk, yanlış tercih yapsa da bu yanılma bir defa olur, ikinci defa olmaz veya süreklilik taşımaz. Yani toplumun ihtiyaçlarına cevap vermeyen siyasetçilerin siyasi ömürleri de kısa olur.
Önümüzdeki 2018 yılında Belçika’da da hem yerel hem de ulusal düzeyde seçimler yapılacak. Yerel ve federal düzeyde siyasi yöneticilerimizi seçeceğiz.
Yerelde ve ulusal düzeyde tekrar iktidar olmak isteyen siyasi partilerin merkez yönetim kurulları adayların seçiminde siyasi tecrübelerinin yanı sıra yerel yönetimdeki başarı ve başarısızlıkları ile değerlendirilmesinde bu hassas dengeyi tutturmak için büyük çaba harcayacak gibi gözüküyor.
Bekleyelim görelim.
(Şükrü Sağlam’ın Kuzey Gazetesi Haziran 2017 sayısı için kaleme aldığı yazısıdır…)
Yorum Yazın
Facebook Yorum