Bir insan hem Brüksel’de doğup büyüyebilir hem de Türkiye’nin kaderiyle yüreği titreyebilir mi?
Evet, titreyebilir. Çünkü aidiyet yalnızca bir coğrafya meselesi değildir; kalbin nerede attığıyla ilgilidir. İşte bu yüzden, 15 Temmuz biz Avrupalı Türkler için de sadece Türkiye’de yaşanmış bir darbe girişimi değil, aynı zamanda güçlü bir duruşun, ortak hafızaya kazınmış bir direnişin simgesidir.
2016 yılının o karanlık gecesinde, Türkiye’de yaşananlar hepimizin yüreğini kavurdu. Darbe girişimi yalnızca bir rejime değil, halkın özgür iradesine yönelmiş bir ihanetti. Türkiye’nin dört bir yanında insanlar, ellerinde silah değil, dillerinde dua, kalplerinde vatan sevgisiyle sokağa döküldü. Genç, yaşlı, kadın, erkek, öğrenci… Hep bir ağızdan haykırdılar:
“Bu ülke bizimdir. Bu irade bizimdir.”
Bizler, binlerce kilometre ötede yaşayanlar… O gece ekran başındaydık. Gözümüz oradaydı, elimiz yüreğimizde. Tankları, uçakları, silah seslerini izlerken, görüntülerden taşan bir milletin cesaretine ve onuruna tanıklık ettik.
15 Temmuz gecesi, biz diasporada yaşayanlar için de dönüm noktasıydı. Sadece Türkiye’nin geleceği değil, bizim buradaki kimliğimiz, birlik duygumuz ve aidiyet bilincimiz de yeniden şekillendi. Çünkü yaşadığımız yer kadar doğduğumuz topraklara da bağlıyız.
Çifte kültürle yoğrulmuş hayatlarımızda bir yandan yaşadığımız Avrupa toplumlarına katkı sunuyor, diğer yandan Türkiye’nin sesi, vicdanı ve gönül köprüsü olmaya devam ediyoruz. Bu ikili sorumluluk, bizleri her iki vatana da daha sıkı bağlarla kenetliyor.
Bugün, 15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günü vesilesiyle, aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyor; kahraman gazilerimize sağlık ve huzur diliyoruz. Ve altını bir kez daha çiziyoruz:
Demokrasiye, halkın iradesine ve Türkiye Cumhuriyeti’ne sahip çıkmak, sınır tanımayan bir sorumluluktur.
Sadece bir Brüksel Belediye Meclis Üyesi olarak değil, bu milletin bir evladı olarak söylüyorum:
Unutmak, inkâr etmektir.
Ve biz unutmadık.
Unutturmayacağız.
Ayşe Malçikan – Brüksel Belediye Meclis Üyesi
Yorum Yazın
Facebook Yorum