EMİRDAĞ YÖRESİNE AŞİRETLERİN İSKÂNI (Musacalı, Muslucalı)
Rakka’ya gönderilen aşiretlerin iskânı, gönül rızalarıyla değil, devletin isteği doğrultusunda olup mecburi bir iskândır. İskâna gönderilen aşiretler daha çok asayişi bozan ve yerleşik halkla problemleri olan aşiretler arasından seçilir.
Aşiretlerin Rakka’ya iskânıyla ilgi olarak görevlendirilen Rakka Beylerbeyi ve ilk Rakka Valisi Kadızâde Hüseyin Paşa tarafından yapılan ilk tahrirde Musacalılar, Yeni İl hasları reayasından ve Rakka toprağına iskânı ferman buyrulan cemaatler arasında kayıtlıdır. Bu kayıtlarda Ali Kethüda’ya tabi Musacalı, Beyazid Kethüdaya tabi Musacalı, Elvend Sultan Kethüda’ya tabi Musacalı, İsa Kethüda’ya tabi-i Musacalı, Ömer Kethüda’ya tabi Musacalı ve Tayfur Kethüda’ya tabi Musacalı olmak üzere 6 ayrı cemaat olarak tahrir edilir (Orhonlu C. : 59).
Bu 6 cemaat, iskânda Avşılı, Çilli, Fakılı, İncili, Kaçarlı ve Tanburacılı adında 6 ayrı mahalle oluşturarak Belih Nehri’nin doğu yakasında Huneyze mevkiinde toplam 513 hane olarak yerleştirilir. Daha sonraki dönemlerde Ca’berli Cemaati de bunlara dâhil edilince Musacalı Aşireti’nin iskândaki cemaat sayısı 7’ye ve hane sayısı 700’e çıkar.
Zorla gönderilen, yaylak-kışlak hayatı yaşayan bu aşiretler, yaşam tarzlarından dolayı, yerleşik hayatı bir türlü benimseyip adapte olamazlar ve her fırsatta firar etmeye başlarlar.
Rakka’ya ilk yerleştirilen bu 7 cemaat içerisinde en son yerleştirilen Ca'berli Cemaati ilk firar eden cemaattir. Bunu Fakılı Cemaati ve diğerleri izler. İskân mahallini terk eden Musacalılar Aydın ve Saruhan sancaklarına dağılırlar (Gündüz T.:90). Zamanla firar edenler çoğalır. Hatta firar etmeyeni yok gibidir. Musacalı Aşireti’nden (Yörükânı taifesinden) Hüseyin Kethüda, dağınık vaziyetteki cemaatlerini toplayarak Haymana ve Turgut kazaları ile (Barçınlı Kazası’nda)Emirdağı taraflarında ikamet etmeye başlar.
Bazıları ise Yeni İl Türkmânı cemaatlerinden Pörnek, Pehlivanlı, Akçakoyunlu, Çiğdemli, Bahrili ve Kara Gündüzlü cemaatleri içlerinde gizlenirler. Bunlar iskân nizamını bozdukları ve iskânda kalan cemaatlerin ihtilâline sebep oldukları gerekçesiyle hemen bulundukları yerlerden kaldırılıp tekrar Rakka’ya geri getirilir. Aksaray, Haymana, Bergama ve Turgutlu taraflarına giden Kara Çeçeli, Musacalı, Kantemir Çepnisi, İncili, Hacı Fakihli (Fakılı), Tanburacılı cemaatleri bahsedilen bu tür cemaatlerdendir. Bunlar ve iskânda kalan diğer cemaatler H.1140 (1728) yılında Rakka Valisi Süleyman Paşa zamanında bütün evleriyle firar ederler. Musacalı Aşireti Ankara, Kengiri (Çankırı), Aydın, Karaman, Adana, Kütahya, Haymana, Bergama, Turgut, Erzurum, Kars, Çıldır, Akşehir ve Nevâhi-i Barçın gibi Anadolu'nun çeşitli taraflarına dağılır. Aşiretin bir kolu Aydın, Akşehir, Saruhan ve Hüsrevpaşahanı civarındadır. (COA. H.1142 (1730).137/35. Fon: A.{DVNSMHM.d)
Tüm uğraşmalara rağmen, firar eder aşiretler, Rakka’ya döndürülemez ve gitmeyeceklerini beyan ederler. Başlangıçta iskân hususunda hiç taviz vermeyen ve iskâna tâbi tutulan her cemaati muhakkak iskân etmek isteyen Osmanlı Devleti, sonraları bazı cemaatleri iskândan affetmeye ya da bulundukları bölgede uygun görülen başka bir mahalde iskâna tâbi tutmaya başlar. Musacalı Cemaati’ne tâbi Avşılı, Ca’berli, Çilli, Hacı Fakılı, İncili, Kaçarlı ve Tanburacılı cemaatleri de H.1146 (1733-1734) tarihinde Rakka iskânından affedilir ve Ca’berli, İncili, Kaçarlı, Tanburacılı oymaklarının Bozok Sancağı’nın Büyük Süleymanlı Kazası’na yerleşmeleri için 1733 yılında emir çıkarılır. (Orhonlu C: 111)
Aşiretler İskân Defteri, Maliye Defteri No:701’deki bilgilere göre Cihanbeyli ve Musacalı aşiretleri, eskiden beri oturdukları yerlerden çıkarak, Ilgaz Dağı’ndaki “Kirpili” adındaki yerde gezinip, yolculara ve halkın ürünlerine zarar etmeye başlarlar. Cihanbeyli Cemaati, hâlen Rakka iskânından kayıtlı olduğu için bulundukları yerlerde yakalanıp ve yargılanıp, tümüyle Rakka’ya iskân olunmaları için 1153 (1740) yılında Divan-ı Hümayun tarafından uzun ve açık emir yazılır. Musacalı Cemaati’nin yıllık 3.000 kuruş malı olup, adı geçen cemaat ahalileri Karahisar-ı Sâhib Sancağı Barçınlı İlçesi’nde, boş ve ören köylere iskân olunmaları için, uzun ve açık emir verilir. Bu doğrultuda sözü geçen cemaatlerden Cihanbeyli Aşireti’nin, iskân yerleri olan Rakka’ya ve Musacalı Cemaati’nin de Barçınlı’ya iskân yerleri olan boş ve ören köylere iskân olunmaları ve bundan sonra Kengiri Sancağı’na gelip gitmelerine engel olunmak üzere Divanı Hümayun tarafından Zilhicce sonu Yıl 1166 (1752) tarihli emir yazılır (Türkay C: 689)
Bu tarihten sonra Emirdağ yöresinde Musacalı Aşireti ile ilgili bir kayıt yoktur veya tarafımdan temin edilememiştir.
Bu durum akla iki ihtimal getirir;
Birinci ihtimale göre Cevdet Türkay, Musacalı Cemaati’nin yerleşme yerleri olarak Hüsrevpaşahanı, Barçın, Beypazarı, Mihaliç, Cebel-i Ilgaz Kazası, Yeni İl Kazası, Haleb, Rakka, Bozok, Aydın, Kayseri, Saruhan, Akşehir, Erzurum, Kars, Karahisar-ı Şarki, Aksaray, Diyabekir, Karaman, Çıldır, Şam, İçel, Adana ve Karahisar-ı Sâhib sancakları, Arabsun, Kavak, Ordu, Evreşe ve Uzuncaabad Hasköy Kazası olarak belirtilmiştir (Türkay Ç: 506).
Yine aynı eserde, Musacalı Aşireti’nden Çilli Cemaati’nin Bolavadin Kazası, Hüsrevpaşahanı Kazası, Aksaray Sancağı, Karaman Eyaleti, İshaklı Kazası, Nazilli Kazası; İncili Cemaati’nin İstanbul ve havalisi, Maraş Eyaleti, Saruhan, Maraş, Aydın, Akşehir, Karahisar-ı Sâhib, Rakka sancakları, Hüsrevpaşahanı Kazası ve Kaçarlı Cemaati’nin Hüsrevpaşahanı Kazası, Karahisar-ı Sâhib, Aydın, Saruhan, Kütahya, Akşehir sancakları, Söke Kazası, Boğazlayan Kazası gibi yerlere yerleştiğini açıklar (Türkay C.: 256,373,383)
Belirtilen bu yerler arasında Emirdağ yöresi hele de Çilli, İncili ve Kaçarlı cemaatlerinin yerleşme yerlerinde “Barçınlı” adı da geçmemektedir. Bunlar bir bütün olarak ele alınıp değerlendirildiğinde Musacalı Cemaati’nin Emirdağı yöresinde kalıp yerleşmediği söylenebilir.
İkinci bir ihtimal ise: Cevdet Türkay sözkonusu eserinde Muslucalı Aşireti’nin yerleşme yerlerini Emirdağı Kazası, Aziziye Kazası, Nevâhi-i Barçın Kazası, Beğşehri, Haymana Kazası, Karahisar-ı Sâhib Sancağı, Kırşehri Sancağı ve Yeni İl (Sivas Sancağı) olduğunu belirtir. (Türkay C.: 113)
Bu aşiret 1737 yılında Çuhadar Ahmed Paşa’nın sorumluluğu altındadır (COA. H.1149 (1737). 246/20067. Fon:AE.SMHD.I). Aşiretin adı 1749, 1767 ve 1768 yılında “Muscalı”, 1772 yılında “Musulcalı”, 1780 yılında “Muslucalı” ve 1781 yılında da “Musilceli” olarak geçmektedir.
Akla gelen en yakın ihtimal budur. Buna göre Musacalı Aşireti’nin bir kolu başka yere gitmemiş ve Muscalı Cemaati ile birleşerek “Muslucalı(Muscalı)” adı altında Emirdağ yöresine yerleşmiştir.
KAYNAKLAR
Cengiz Orhonlu, Osmanlı İmparatorluğunda Aşiretlerin İskânı, 1987
Tufan Gündüz, Anadolu’da Türkmen Aşiretleri, Bozulus Türkmenleri (1540-1640), 1997.
Cevdet Türkay, Başbakanlık Arşivi Belgelerine Göre Osmanlı İmparatorluğunda Oymak, Aşiret ve Cemaatler, 2001.
Yorum Yazın
Facebook Yorum