Huzur, genellikle mutluluk gibi içsel bir durumdur ve kişinin içsel sakinlik, dinginlik ve rahatlama durumunu ifade eder. Kişinin zihinsel, duygusal ve fiziksel olarak kendini “anlık olmayan rahat ve dengede hissettiği bir durumdur.
Huzurun da bazı temel özellikleri vardır: Huzurlu insan, kendini zihinsel olarak dingin ve rahat, günlük yaşamın zorluk ve baskılardan uzaklaşmış hisseder. Olumsuz duyguların yerini pozitif veya nötr duygular alır. Bazı kişiler için huzur, doğada olmak ve “AN”’ın tadını çıkarmakla da ilişkilidir.
Huzur, günümüz insanının en çok arzuladığı duygu. Hepimiz içsel bir ferahlığa ve dinginliğe ulaşmanın yollarını arıyoruz. Huzura ermenin yolu öncelikle içinde bulunduğun durumu kabul etmekten geçer. Kendini olduğun gibi kabul etmek üzerine düşen sorumlulukları kabul etmekte huzura giden yollardan biridir. Dünya sadece senden ibaret değil, bu hayatı paylaştığın canlı cansız her varlığın bir değerinin olduğunu kabul et. Hayat acısıyla tatlısıyla bir bütündür ve değerlidir. O yüzden, hayatın her şeye rağmen güzel olduğunu kabul et.
Huzur da (mutluluk gibi) kişiden kişiye değişebilir ve herkes için farklı şeyleri ifade edebilir. Yani ”huzur şudur” diyemeyiz. Huzur, kimimiz için sessiz bir kitap okumak iken, bir başkası için müzik dinlemek veya sanatsal bir etkinlikle uğraşmak olabilir. Kişisel tercihler, yaşam tarzı ve değerlerle de yakından ilişkilidir. Huzurun yolunu herkes kendisi bulmalıdır. Sadece huzurun peşinde koşarsa, potansiyel deneyimlerden mahrum kalabilir. İnsanlar hem mutluluğu, hem de huzuru dengelemeye çalışmalıdır. O zaman yaşamın tadını da çıkarabilirler.
Bazen içinde bulunduğumuz bu dünya telaşı kalbimizi yorar. Hayatın koşturmacası ruhlarımızı da kirletir. İçinde dahi asla olmak istemeyeceğimiz türlü olumsuzlukların tam ortasında buluveririz bir anda kendimizi. Kafamızın içinde kırk tilki, her biri bir tarafa çekiştirir bizi. Bitkin düşeriz düşünmekten. Doluya koysak almaz, boşa koysak dolmaz misali çıkamayız işin işinden. İşte böyle zamanlarda ruhu dinlensin diye Rabbine sığınır insan. Dua eder, merhamet diler huzura ermek için. Kalpten bir yalvarış, içten edilen bir duadan daha güzeli olabilir mi Allah katında? Yüce Allah, Ra’d Sûresi 28. âyette şöyle buyurmaktadır:
“Onlar iman eden ve gönülleri Allah’ın zikriyle sükûnete erenlerdir. Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.”
Yalnızlığın insana yakıştığı tek an, dua ettiği andır. En çok neyi istiyorsan Rabbinden dile. Rabbinle konuş ona anlat kederini de sevincini de. Aç ellerini semaya, Rabbin duyar yalvarışlarını nasılsa, affeder seni de ya da muradını verir elbet en kısa zamanda eğer duaların gönlünden akıyorsa. Eğer kafanı gece yatağına yattığında huzurla koyabiliyorsan yastığa, senden zengini yok bu dünyada...
Duanın gücüne inan, ne diliyorsan ne duan varsa kabul olsun seninde inşallah...
Kalın sağlıcakla
Sait ÖZDEMİR
Yorum Yazın
Facebook Yorum