Belçika’da kışın görüyoruz ki insanların bir kısmı köprü altlarında, metro, tren istasyonlarının girişinde veya sokaklarda yatıyor . Zaman zaman soğuktan donarak ölenlere de rastlıyoruz.
Bu insanlar hem evsiz aynı zamanda işsizler. Bu insanlara doğru dürüst bir yardım eli uzanmıyor, acımasız şekilde kaderleriyle başbaşa bırakılıyorlar.
Belçika'da yaşayan Müslüman Türk toplumu olarak biz bu insanlardan da sorumluyuz. Bu güne kadar çevremizde yaşayan bu insanlara yönelik bizlerden de doğru, dürüst bir yardım kampanyası düzenleyen olmadı. Başta Afrika ülkeleri olmak üzere dünyanın değişik coğrafyalarında ki muhtaç insanlara yönelik bazı yardımlaşma ve dayanışma kampanyaları düzenleyen kuruluşlarımız olmasına rağmen bizler Belçika’da yaşamamızı sürdürürken bugüne kadar yardımlaşma ve dayanışmayı hep müslümanlara yönelik yaptık, yapma ya da devam ediyoruz. Umud ediyorum ki ileride, belki de şu an yaşadığımız kış aylarında sokakta yaşayan insanlara yönelik hiç olmazsa 3 ay boyunca hergün bir tas çorba dağıtacak bir kuruma ihtiyacımız var.
Belçika Türk toplumunun yaşadıkları topluma nasıl katkılar sağladığını,hayatta insanlığın ölmediğini gösterebilecek bir çalışmayla elimizi taşın altına koyacak adımlar atmalıyız. Bu tür davranışlar bizleri göçmen statüsünden ve psikolojisinden çıkartıp, yaşadığımız ülkenin sorunlarıyla ilgilenen bir toplum haline getirecektir.
Bırakalım artık Türkiye eksenli düşünce ve davranışlarımızı. Kişisel çabalarımızın dışında kurumsallaşarak Belçika Türk toplumunu temsil edecek bir oluşum vasıtası ile bunu başarabilirsek; yaratılıştan bizlere bahşedilen liderlik ve vicdanla Orta Asya’dan Avrupa’ya kadar uzanan tarihi göç yolculuğumuzda gittiğimiz yeri değiştiren, dönüştüren Müslüman Türk yapımıza ve adımıza yakışan davranışı bizlerden bekleyenleri mahcup etmemeliyiz. Çağımızın en büyük hastalığı olan bilgisizliğe dayalı önyargıları da bu şekilde bertaraf edebiliriz.
Bir yerde dayanışma, merhamet, vicdan eksikse; müslüman bir insanın o yere geldiğinde bu eksiklikleri gidermesi,değiştirmesi beklenir.
Bu toplumun yaralarına da çareler düşünmeye, yaralarını sarmaya başladığımız andan itibaren yaşadığımız ülkelerde örnek ve saygın vatandaşlar olarak hem müslüman kimliğimiz , hem Türk kimliğimiz saygı ve itibar görecektir.
Ocak 2015 Brüksel
Yorum Yazın
Facebook Yorum