Türk Medeni Kanunumuza göre evlilik birliğinin boşanma ile sona ermesi halinde çocuğun velayeti anne veya babadan birine veya vasiye bırakılır. Boşanma davası sonrasında çocuğun maddi ve manevi ihtiyaçlarının için karşılama görevini medeni kanun anne ve babaya vermiştir.
İştirak nafakası Türk Medeni Kanunu madde 182/II gereğince kısaca velayet hakkı kendisine bırakılmayan eşin velayet hakkı verilen eşe çocuğun bakımı ve eğitim için giderleri için mali gücü oranında yaptığı katkıdır.
İştirak nafakası, hukuki niteliği bakımından bir bakım nafakasıdır. Nafaka alacağı, takas edilemez, haczedilemez ve üzerinde rehin tesis edilemez.
Evlilik birliğinde eşlerin çocukların bakımına ve yetiştirilmesine birlikte özen göstermek yükümlülüğü olduğu gibi evlilik birliğinin sona ermesinden sonra çocuklar eşlerden birine bırakıldığı için ayrı ayrı bu yükümlülüğü ifa etmek zorundadırlar.
İştirak nafakası isteme hakkı, velayetin fiilen kullanılmasına bağlı bir hak olduğu için, çocuğun velayeti kendisine verilen taraftadır.
Küçüğe fiilen bakan anne ve baba diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir. Ayırt etme gücüne sahip olmayan küçük için Türk Medeni Kanunu madde 329/II hükmü gereği vasi atanır, bu davayı vasi açabilir.
Küçüğün velayetin kaldırılması halinde, anne ve babanın çocuğun eğitim giderlerini ödeme güçleri olmadığı için yerine getirmeleri mümkün değil ise, bu giderleri Devlet karşılar. Bu nedenle anne ve baba ödeme güçlerine kavuştuklarında Devlet de anne ve babaya rücu ederek iştirak nafakası davası açabilir. Özel yasalara göre çocuğa bakan kurumlar da çocukla ilgili anne ve babaya karşı nafaka davası açabilir..
Anne ve babanın nafaka yükümlülüklerini sürekli olarak ve ısrarla yerine getirmezler ise veya kaçma hazırlığı içindeyseler veya mallarını gelişigüzel harcadıkları veya heba ettikleri kabul edilebilirse, hâkim gelecekteki nafaka yükümlülüklerine ilişkin olarak uygun bir güvencenin sağlanmasına veya gerektiğinde diğer önlemlerin alınmasına karar verebilecektir.
İştirak nafakası kamu düzeni ile ilgili olduğundan önceden feragati mümkün değildir.
Anlaşmalı boşanma sırasında velayet hakkı kendisine bırakılan eşin, o zaman iştirak nafakası istememesi sonradan istemesine engel değildir.
İştirak nafakasının kapsamı, tarafların nafaka miktarı konusunda anlaşmaları ile veya anlaşma yok ise hâkim tarafından belirlenir. Hâkimin iştirak nafakasını belirlerken göz önüne alacağı ölçütler; çocuğun ihtiyaçları, anne ve babanın hayat koşulları ve anne ve babanın ödeme güçleri ve çocuğun gelirleridir.
İştirak nafakasına hükmedilebilmesi için tarafların istemde bulunmasına gerek yoktur. Taraflar, istemde bulunmasa da, hâkim re’sen iştirak nafakasına hükmedecektir. Nafaka miktarı da hâkim tarafından serbestçe belirlenebilecektir.
Hâkim kimi zaman tarafların kendi aralarında yapmış oldukları anlaşmayı göz ardı ederek, boşanma ve ayrılığın çocuklar ile ilgili sonuçlarını re’sen düzenleyebilir. Çocuk, kendi haklarını koruyamayacak bir konumdadır. Ana ve babanın anlaşarak çocuğa zarar verebilecek bir anlaşmaya varabilmeleri mümkündür. Bu sebeple velâyetin hangi eşe bırakılacağı, çocuk ile kişisel ilişki kurma hakkının ne şekilde kullanılacağı ve iştirak nafakasına ilişkin uyuşmazlıklara hâkimin kendi takdir yetkisi ile karar verebileceği kabul edilmektedir.
Av.Fatih Doğan
Yorum Yazın
Facebook Yorum