Gurbette bir yaşam kurmak, yeni bir hayata tutunmak için ellerinde bir tahta bavulla Sirkeci tren istasyonundan umuda yolculuğumuzun üzerinden elli yıl geçti. Tek derdi yetmeyen aş ve iş kurmaktı. Bilemedi kaderin ona geri dönülmez bir oyun oynadığını… Tek derdi vardı; ”Yaşadıkları sıkıntıları çocukları yaşamasın…” Bunun için dilini, dinini, örfünü, kültürünü bilmediği bir coğrafyada çalıştı, didindi.
Eğitim seviyesi düşük ancak milli ve dini ananelerine kuvvetle bağlı bu onurlu insanlar, büyük yokluklar ve sıkıntılar içinde bir parça ekmeğe muhtaçken geldiği bu Avrupa’nın bu soğuk ülkelerinde çektiği ıstırabı çocuklarının çekmemesi için uğraştı. Bugün bu topraklara gelen birinci neslin bu çilekeş yaşantısına rağmen kendilerinin de anavatanlarında hakları olup da alamadıkları gerekli yüksek eğitimi onurla, gururla ve ısrarla kendi çocuklarının alması için onları okutmaya teşvik ettiler.
Gurbette dişlerini sıka sıka çürüten bu yürekli vefakar insanların çocuklarının birçoğu yaşadığımız Belçika’da önemli mevkilerde görevdeler ve bu ülkenin geleceği için çalışıyorlar. Tıpkı diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi.
Ancak insana yapılan bu yatırımlar maalesef yeterli değil. Kolay yoldan ticarete atılıp para kazanmak, kısadan zengin olmak isteyen gençlerimiz, ya da gurbette özellikle eğitimin ne kadar önemli olduğunu kavrayamayan velilerin boş vermişliği ile Belçika genelinde yüksek okulda eğitimi alan gençlerimizin sayısı çok düşük seviyede kalıyor.
Özellikle son zamanlarda Belçika’da yaşayan Türk toplumunda gözlemlenen etkili lobicilik ve diaspora eksikliği geleceğimiz olan gençlerimizin yaşadıkları ülkelerde yüksek öğrenime önem vermelerini elzem hale getiriyor. Globalleşen dünyada yüksek insan gücü maliyeti büyük sermaye şirketlerini daha ucuz insan gücü maliyetinin yanı sıra yatırım indirimi ve teşvik uygulayan ülkelere kaydırmaya zorlarken; bizler de kendi öz kimliğimizden uzaklaşmadan bu yeni dünya düzeninde yer almak istiyorsak, serbest ve modern ticaret anlayışı ile yetişmiş, çok dilli ve çok kültürlü nesiller yetiştirmek zorundayız.
Aksi takdirde 50 yıllık Avrupa rüyamızda gelecek kuşaklarımız ciddi ve telafisi zor sorunlarla karşı karşıya kalacaklar.
O yüzden Belçika Türk toplumu kendi içerisinden gurur duyacağımız, ödül almış başarılı bürokratları, mühendisleri, doktorları, siyasetçileri, akademisyenleri çıkartmak zorundadır.
(Şükrü Sağlam’ın Kuzey Gazetesi Kasım 2016 sayısı için kaleme aldığı yazısıdır…)
Yorum Yazın
Facebook Yorum